Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Hayvan Fobisi (Zoofobi)

Hayvan Fobisi

Birçok insan hayvanlardan korkar, bunun nedeni travmatik deneyimler, hayvan korkularının aşırı genellenmesi ve hatta belki de evrimsel faktörler olabilir. Bahsedilen korku, yoğun ve mantıksız şekilde sıkıntı haline geldiğinde kişinin zoofobisi (hayvan fobisi) var demektir. Bu fobi evrensel olarak her türlü hayvandan korkma olarak tanımlanır (Suárez ve ark., 2017). Bu gruba giren bazı fobiler şunlardır: Araknofobi (örümcek korkusu), Skoliodentosaurofobi (kertenkele korkusu), Ranidafobi (kurbağa korkusu), Ofidyofobi (yılan korkusu), Katsaridafobi (hamamböceği korkusu), Musofobi (fare korkusu), Sinofobi (köpek korkusu) ve daha fazlası (Rojika, t.y.). Bu durum, kişinin korkulan hayvanla karşılaşmamak için kişinin kendi evine kapanması da dahil olmak üzere günlük işlevleri engelleyen birçok belirti üretebilir (Suárez ve ark., 2017). 

Birçok ülkede hayvan korkusu yaygındır. Zoofobi, yaşa, cinsiyete, kültürel geçmişe ve coğrafi konuma göre değişiklik göstermektedir. Ancak çoğu ülkede yılanlar, örümcekler, köpekbalıkları, yaban arıları ve timsahlar gibi tehlikeli hayvanlar göreceli olarak yaygındır (Armfield, 2007). Örneğin Avustralya’da bir yılda yaklaşık 3000 kişi yılan tarafından ısırılır (Sutherland ve King, 1991) ve örümcek ısırması yaklaşık dört kat daha olasıdır (Hockey ve Miles, 2001). Hindistan’da zehirli yılanların yılda 50.000 yerliyi öldürdüğü tahmin edilmektedir (Sudworth, 2006). Köpekbalığı veya timsah saldırılarından kaynaklanan ölümler gibi nadir olaylar ve insanların evcilleştirilmiş köpekler tarafından hırpalanması ya da öldürülmesi (Thomson, 1997) gibi daha yaygın olaylar Batı ülkelerinde her zaman medyanın ilgisini çeker. Tüm bu faktörler, hayvanların tehlikesinin insanların zihninde kalmasına hizmet eder (Armfield, 2007). 

Hayvan Fobisi Nedir?

Hayvan fobileri, tüm fobiler arasında en yaygın ve kalıcı olanlardır. Robins ve Regier (1991) tarafından yapılan epidemiyolojik çalışmada “böcekler, fareler, yılanlar ve yarasalar” en sık belirtilen korku kategorisiydi ve herhangi bir fobik korkularını bildiren birey grubunun %46’sını oluşturuyordu. Fobik semptomlarla ilgili diğer araştırmada örümcek fobisi, yılan fobisi, köpek fobisi ve böcek fobisi gibi yaygın korkular dahil hayvan korkusu en yaygın kategorilerden biri olmuştur (Agras ve ark., 1969; Klrkpatrick, 1984). Gerçekten de örümcek fobisi gibi bireysel hayvan fobileri üzerine yapılan araştırmalar, 3 kadından birinde ve 4 erkekten birinde aktif örümcek korkusu görüldüğünü belirtmiştir (Davey, 1992). İnsanlara saldırabilecek ve onlara zarar verebilecek (köpekbalığı gibi) hayvanlardan korkmak mantıklı görünse de bazı hayvanlardan korkmak açıkça daha az mantıklı görünmektedir. Örneğin birçok Avrupa ülkesinde ölümcül zehirli örümcekler bulunmaz ancak örümcek fobisi oldukça yaygındır. Sümüklü böcekler, salyangozlar ve çayır sinekleri gibi bazı omurgasız hayvanlara yönelik korkuların herhangi bir fobik yanı yok gibi görünmektedir (Davey ve ark., 1998). 

Tehlikeli hayvanların korkuları ve fobileri kolaylıkla anlaşılabilir olsa da literatürde tehlikeli olmayan hayvanlara yönelik korku yeterince açıklanmamıştır. Bununla birlikte Armfield (2006), korkunun yalnızca tehlikeye verilen bir tepki olmadığını aynı zamanda kontrol, öngörülebilirlik ve iğrenme algısının da bireyin korku tepkisinin önemli belirleyicileri olduğunu öne sürmüştür. Bu değişkenlerin belirli bir uyaran için korku etiyolojisinin merkezinde yer alan bir dizi kırılganlık bilişini içeren kontrol edilemezlik, öngörülemezlik, tehlikelilik ve iğrençlik algılarıyla kavramsal olarak bağlantılı olduğuna inanılmaktadır. Bilişsel Kırılganlık Modeli (The Cognitive Vulnerability Model), korkuların ve özgül fobilerin özelliklerine ilişkin geleneksel iki soruyu anlaşılır şekilde açıklamıştır (Armfield, 2007):

  1. Görünüşte benzer öğrenme geçmişlerine rağmen neden bazı insanlar belirli bir uyarıcıdan korkarken diğerleri korkmaz? Bilişsel Kırılganlık Modeline göre, bir uyarıcının kontrol edilemez, öngörülemez, tehlikeli ve tiksindirici olarak algılanması o uyarıcıdan korkmayı doğrudan belirler. Öğrenme deneyimleri, bu kırılganlığa ilişkin algıları şekillendirmeye yardımcı olsa da başlı başına nedensel değildir (Armfield, 2007). 
  2. Nüfusta korkulan uyaranların ve durumların eşit olmayan dağılımına ne sebep olur? Korkunç uyaranlara karşı biyolojik yatkınlık olan biyolojik hazırlık görüşü (Seligman, 1971), bu konuyu ele almak için ortaya atılmıştır ve yaygın olarak psikolojik bir gerçeklik olarak kabul edilmiştir (Davey, 1977). Ancak bu görüş literatürdeki bazı tartışmaların kaynağıdır (de Jong ve Merckelbach, 1997). Hazırlıklı olma teorisinin aksine Bilişsel Kırılganlık Modeli, nüfustaki eşit olmayan korku dağılımının belirli uyaranların veya durumların kontrol edilemezlik, öngörülemezlik, tehlikelilik ve tiksindiricilik algılarındaki farklılığın direkt sonucu olduğunu öngörmüştür. Örneğin yılanlar, sıçanlar, örümcekler ve köpekbalıkları gibi hayvanların korkularının ve fobilerinin güvelere, tavşanlara veya kedilere kıyasla daha yaygın olması, tam olarak bu hayvanların daha kontrol edilemez, öngörülemez, tehlikeli ve tiksindirici olarak algılanmasının sonucudur (Armfield, 2007).

Hayvan Fobisinin Belirtileri 

Hayvan fobisi, DSM-5’te özgül fobi başlığı altında bulunmaktadır. Özgül fobi belirtileri şunlardır (American Psychiatric Association, 2013): 

  1. Özgül bir nesneye ya da duruma karşı korku ya da kaygı duymaktır (uçağa binmek, kan görmek, iğne olmak, hayvanlar ve yükseklik gibi). Çocuklarda korku ya da kaygı, ağlamak, bağırmak, donakalmak ya da sıkıca sarılmak ile kendini gösterir. 
  2. Fobi kaynağı nesne ya da durum neredeyse her zaman kaygı ve korku doğurur. 
  3. Fobi kaynağı nesne ya da durumdan etkin biçimde kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile buna katlanılır.
  4. Duyulan korku ya da kaygı, özgül nesne ya da durumun yarattığı gerçek tehlikeye göre toplumsal/kültürel anlamda bağlantısızdır.
  5. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur. Bu durum, 6 ay ya da daha uzun sürer.
  6. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer alanlarında işlevselliğin düşmesine neden olur.
  7. Korkulan durumla veya nesne ile karşı karşıya kalınması durumunda kalp atışlarında hızlanma, çarpıntı, terleme, yüzde kızarıklık, titreme, huzursuzluk, baş ağrısı, nefes darlığı, terleme, aşırı uyanıklık, konsantre olmada güçlük çekme, vb. psikolojik ve fizyolojik belirtiler ve/veya somatik yakınmalar olabilir.

Hayvan Fobisi ve Psikolojik Müdahaleler

Hayvan fobisine müdahale etmek için psikoterapötik yöntem de dahil olmak üzere farklı terapi yöntemleri kullanılır: Sistematik duyarsızlaştırma (McLeod, 2008). Bu psikolojik müdahale tekniği, kişinin güçlü bir kaygı bozukluğu veya duygusal düzensizlik yaratan duruma ya da nesneye kişinin bu korkuyla başa çıkmak için yardım araması gereken seviyeye kadar ardışık olarak yaklaştırılmasından oluşmaktadır. Yapılan bir çalışmada hayvan fobisi olan 24 kişiye 6 ay boyunca sistematik duyarsızlaştırma tekniği uygulanmıştır. Bilişsel davranışçı terapi tekniklerinden olan bu müdahale tekniği sonucunda kişilerin fobilerinde anlamlı bir azalma gözlemlenmiştir. Ayrıca kişiler korku ve kaçınma davranışlarını değiştirmişlerdir (Lang ve Lazovik, 1963).

Hayvan Fobisine Dair Öneri Kitap/Film/Dizi İncelemeleri

Kaynakça

Agras, S., Sylvester, D. ve Oliveau, D. (1969). The epidemiology of common fears and phobia. Comprehensive Psychiatry, 10(2), 151-156. https://doi.org/10.1016/0010-440X(69)90022-4

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-5. Washington, D.C: American Psychiatric Association. https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596

Armfield, J. M. (2006). Cognitive vulnerability: a model of the etiology of fear. Clinical Psychology Review, 26(6), 746-768. https://doi.org/10.1016/j.cpr.2006.03.007

Armfield, J. M.  (2007). Understanding animal fears: a comparison of the cognitive vulnerability and harm-looming models. BMC Psychiatry, 7(1), 1-12. https://doi.org/10.1186/1471-244x-7-68

Davey, G. C. L. (1997). The merits of an experimentally testable model of phobias. Behavioral and Brain Sciences, 20(2), 363-364. https://doi.org/10.1017/S0140525X97231468

Davey, G. C. L. (1992). Characteristics of individuals with fear of spiders. Anxiety Research, 4(4), 299-314. https://doi.org/10.1080/08917779208248798

Davey, G. C. L., McDonald, A. S., Hirisave, U., Prabhu, G. G., Iwawaki, S., Im Jim, C., Merckelbach H., de Jong P. J., Leung P. W. L. ve Reimann, B. C. (1998). A cross-cultural study of animal fears. Behaviour Research and Therapy, 36(7-8), 735-750. https://doi.org/10.1016/S0005-7967(98)00059-X

de Jong, P. J. ve Merckelbach, H. (1997). No convincing evidence for a biological preparedness explanation of phobias. Behavioral and Brain Sciences, 20(2), 362-363. https://doi.org/10.1017/S0140525X97221461

Hockey, R. ve Miles, E. (2001). Bites & Stings. Injury Bulletin, 64, 1-4.[MD1] 

Klrkpatrick, D. R. (1984). Age, gender and patterns of common intense fears among adults. Behaviour Research and Therapy, 22(2), 141-150. https://doi.org/10.1016/0005-7967(84)90102-5

Lang, P. J. ve Lazovik, A. D. (1963). Experimental desensitization of phobia. The Journal of Abnormal and Social Psychology, 66(6), 519. https://psycnet.apa.org/doi/10.1037/h0039828

McLeod, S. (2008). Systematic desensitization. SimplyPsychology. Erişim adresi: https://www.simplypsychology.org/Systematic-Desensitisation.html

Robins, L. N. ve Regier, D. A. (1991). Psychiatric disorders in America: The epidemiologic catchment area study. New York: Free Press. 

Rojika, R. (t.y.). Zoophobia: Fear of Animals – Causes, symptoms and treatment. Healthtopia. Erişim adresi: https://www.healthtopia.net/disease/mental-health/phobia/zoophobia-fear-of-animals

Seligman, M. E. (1971). Phobias and preparedness. Behavior therapy, 2(3), 307-320. https://doi.org/10.1016/S0005-7894(71)80064-3

Suárez, A. A., Disdier, S., Cruz, R., Goenaga, M. ve Gurabo, P. R. (2017). Virtual reality therapy implementation for zoophobia.  Proceedings of the LACCEI international Multi-conference for Engineering, Education and TeCHIology içinde. http://dx.doi.org/10.18687/LACCEI2017.1.1.448

Sudworth, J. (2006). India's battle against snake bites. BBC News. Erişim adresi: http://news.bbc.co.uk/2/hi/south_asia/5314104.stm

Sutherland, S. K. ve King, K. (1991). Management of snake-bite injuries. Royal Flying Doctor Service of Australia. Federal Office. 

Thompson, P. G. (1997). The public health impact of dog attacks in a major Australian city. Medical Journal of Australia, 167(3), 129-132. https://doi.org/10.5694/j.1326-5377.1997.tb138810.x