Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Çocuklarda İstismarı Önleme ve Mahremiyet Bilinci

Çocuk İstismarı ve Türleri

Çocuk istismarı ve ihmali uluslararası ölçekte en çok kabul gören sosyal ve hukuksal problemlerden biridir. İstismar ve ihmal yeni bir konu değildir ve farklı türlerde istismar ve ihmallerden bahsedilebilmektedir (Robin ve ark., 2007). Barınmadan beslenmeye, sağlıktan eğitime, yaşamın tüm alanlarında yaşanan eşitsizliklerden en çok etkilenen çocuklardır. Çocuk istismarı bir yetişkinin çocuğa karşı fiziksel veya psikolojik bakımdan kötü muamelesidir (Tıraşçı ve Gören, 2007). Daha özel tanımda, çocuk istismarı dört kategoride ele alınabilir (McCabe ve Murphy, 2017): Fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmal. Bir çocuk bu dört kategorinin sadece birinde ya da aynı anda birden fazlasında mağduriyet yaşamış olabilir. Bu nedenle çocuk istismarı nadiren tek bir kategoriyi kapsar. Bunların dışında, en nadir görülen fakat istismar ve ihmalin en ciddi sonucu çocuk ölümüdür. Çocuk istismarı direkt olarak ölüme yol açabilirken, istismara uğrayan çocukların hayatlarının ileriki dönemlerinde intihar girişimlerine sebebiyet vermesi nedeniyle dolaylı olarak da ölüme yol açabilmektedir. Bu istismar türlerini detaylı olarak açıklayalım.

Çocuk istismarı; fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmal olarak 4 temel grupta incelenir. 

1. Fiziksel istismar: Çocuk fiziksel istismarı kaza neticesinde gerçekleşmemiş olan, çocuğun ebeveynleri ya da çocuğa bakım veren başka bir kişi tarafından gerçekleşen vurma, tekmeleme, tokat atma, ısırma, sallama, atma, boğma, yakma ya da başka şekillerde çocuğa zarar verme sonucunda oluşan fiziksel hasarlardır (Child Welfare Information Gateway, 2019). Bu istismar davranışları, bedene yönelik olarak çocuğa uygulanan ve ceza görevi görerek davranış değişikliğine sebebiyet verilesi için gerçekleştirilen davranışları da içermektedir. Ceza davranışlarının kullanımı konusundaki tartışmalar sürmektedir (Baumrind ve ark., 2002). Bununla birlikte çoğu araştırmacı fiziksel cezanın ruhsal rahatsızlık, uzun süreli hasar ve hayat boyu şiddet gibi olumsuz sonuçlara sebebiyet vereceğini belirtmişlerdir (Afifi ve ark., 2013). Fiziksel istismara maruz kalma oranı en yüksek olan yaş gurubu erken 2 ile 8 yaşları arasındadır ve yaş arttıkça bu oranın düştüğü söylenebilir (McCabe ve Murphy, 2017). Fiziksel istismara maruz kalmış bir çocukta belli başlı fiziksel belirtiler görülebilir. Bunlar morluklar (çocuğun kendi kendine sebebiyet veremeyeceği büyüklükte ve yerlerde), yanıklar (ihmal sebebiyle ya da kasten yapılmış), kemiklerde kırıklar (özellikle kemiğin döndürülmesi ve aniden çekilmesi sonucunda oluşan spiral kırık), kafa ya da dahili hasarlar (kafanın üst tarafında veya mesane ya da böbreklerde hasar), kasti susuzluk ya da zehirleme ve gözle görülür olarak şiddet belirten herhangi bir fiziksel hasardan bahsedilebilir. Fiziksel belirtilerin yanı sıra, çocukta davranışsal belirtiler de görülebilir. Bunlar başkalarına ya da kendine yönelik agresyon, çekingen kişilik, yetişkinlerle ya da akranlarla zayıf sosyal ilişkiler ve akademik zorluklar olabilir (Wallace, 1999).

2. Cinsel istismar: Çocuğun cinsel olarak sömürülmesi ya da çocukla cinsel aktivitelerde bulunulması olarak tanımlanabilir. Çocuk bu cinsel davranışı anlayamaz veya buna razı olması mümkün değildir. Çocuğun kendi cinsel istismarını ihbar etmesi çoğunlukla mümkün olmadığından dolayı, bu tür durumlar aile içinde kalarak su yüzüne çıkmamaktadır (Bartollas, 2000). Çocuk cinsel istismarı 3 ile 14 yaş arasında değişen oranlarda görülmektedir ve 3 yaş altındaki çocukların cinsel istismarı genellikle ihbar edilmemesi nedeniyle tam olarak bilinmemektedir (McCabe, 2003). Bir çocuğun cinsel istismara maruz kalması için herhangi belirleyici bir faktör yoktur ve her yaştan ve sosyal çevreden çocuk kurban olabilmektedir. Bununla birlikte, çocuğun ve ailenin sosyal olarak izole olması, kültürel çevre ve aile içi şiddet cinsel istismarı artıran faktörler olarak sayılabilir (McCabe ve Murphy, 2017). Cinsel istismarın fiziksel belirtileri çoğunlukla görülmemektedir çünkü istismar çok sonra ortaya çıkmaktadır ve en başta belli olan kimi fiziksel deliller zamanla iyileşmektedir. Çocuk cinsel istismarında her zaman cinsel birleşme olmamaktadır bunun yerine felasyo, kunilungus veya parmak kullanılarak yapılan davranışlar fiziksel olarak belirti bırakmamaktadır (Johnson, 2006). Bazı durumlarda ise vücut sıvıları, DNA kalıntıları ya da morluk, yanık, kesik ve diğer hasarlar görülebilmektedir. Bunlar çoğunlukla kollarda, bacaklarda, boyunda ya da genital bölgelerde görülebilir ve cinsel istismarın en açık kanıtları olarak sayılabilir (Helfer and Kempe 1987). Cinsel istismarın davranışsal belirtileri, tıpkı fizikseldeki gibi, her zaman açık bir şekilde fark edilemeyebilir. Fakat cinsel istismara uğramış çocuk, kendi davranışlarıyla bu duruma yönelik ipuçları sağlayabilir. Bu çocuklarda depresif duygu durumu, insanlardan çekinme, çabuk sinirlenme, yorgun ve korkmuş görünme veya sınıftayken oturmakta güçlük çekme gibi davranışlar görülebilir (Helfer and Kempe, 1987; McCabe, 2003). Bu çocuklar zamanla akademik problemler yaşamaya, okula gelmemete, cinsel bir dil kullanmaya ya da yaşına uygunsuz olarak cinsel davranışlar hakkında konuşmaya başlayabilir (Wallace, 1999); banyo yapmakta ya da diş fırçalamakta zorlanabilir, saçlarını taramayabilir, kıyafetlerine dikkat etmemeye ya da başka çocuklara fiziksel, cinsel ta da duygusal olarak istismarcı davranışlar sergilemeye başlayabilir (McCabe ve Martin, 2005).

3. Duygusal istismar: Çocuğa yöneltilen psikolojik olarak yıkıcı davranış örüntüleri duygusal istismar olarak adlandırılır (McCabe ve Murphy, 2017). Bu istismar en az ihbar edilen ve tanımlaması en zor olan türdür (Burgess ve ark., 2013). Duygusal istismar sadece sözel agresyon davranışlarını değil ayrıca çocuğun kişisel mülkiyetinin yıkılması ve çocuğu kasten aşağılama, korkutma, görmezden gelme, izole etme, reddetme ve yozlaştırma davranışlarını içerir. Duygusal istismarın çocuğun benlik saygısına ve genel ruhsal sağlığına olan olumsuz etkileri yaş arttıkça daha açık olarak görülebilir (Hart ve Brassard, 1987). Duygusal istismara maruz kalma yaşı 6 yaştan daha erkenden başlayarak 12 yaş üzerine kadar görülebilir ve böylesi erken yaştaki çocuklar büyüdükçe kendilerini istismarcılarından uzaklaştırırlar (McCabe ve Murphy, 2017). Duygusal istismarın fiziksel belirtileri düşük beden ağırlığı, kısıtlanmış büyüme veya stres ile alakalı hastalıklar olabilirken davranışsal belirtileri yüksek seslerden, ani hareketlerden korkması, yeni deneyimler karşısında kaygılı olması, suçluluk duyguları, göz kontağı kurmama ya da uyku, konuşma, beslenme ve okul problemleri yaşamak gibi durumları kapsar (McCabe, 2003).

4. İhmal: İhmal, çocuğa bakmakla yükümlü kişinin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi, beslenme, giyim, tıbbi, sosyal ve duygusal gereksinimler ya da yaşam koşulları için gerekli ilgiyi göstermeme gibi, çocuğu fiziksel ya da duygusal yönden ihmal etmesi şeklinde açıklanabilir (Tıraşçı ve Gören, 2007).

 

Yukarıda bahsedilen çocuk istismarı kategorilerine ek olarak bahsedilmesi gereken bir diğer husus ise istismarcı rolündeki kişilerdir. Çocuk istismarı vakalarının büyük çoğunluğunda istismarcılar çocukla bağı olan veya çocuğu tanıyan kişiler, baba, anne, annenin erkek arkadaşları, kardeşler ya da diğer aile üyelerini içermektedir. Yabancı birinden zarar görme tehlikesi her ne kadar çocuklara en çok öğretilen durum olsa da bu, çocukların sadece tanımadıkları kişilerden zarar göreceğine inanmalarına sebebiyet verebilir. Halbuki durum tam tersidir (McCabe ve Murphy, 2017.)

İstismar Belirtisinin Tespiti

Çocuk istismarının tespit edilmesinde doktorların farkındalığı, bu konuda bilgi birikimi ve motivasyonu önemlidir. Çocuk istismarı ve ihmali ile mücadelede doktorlar, adli tıp uzmanları başta olmak üzere psikologlara, çocuk gelişim uzmanlarına, sosyal hizmet uzmanlarına büyük görevler düşmektedir. Bu anlamda doktorlar beraber çalıştıkları sağlık personelini ve toplumu eğiterek, duyarlı ve bilgili hale getirmek için çaba sarf etmelidir. Çocuklarla devamlı karşı karşıya gelen doktor, hemşire ve öğretmen gibi meslek sahiplerinin; çocuklarda istismar veya ihmal belirtisi gördükleri zaman ihbar yükümlülüğü vardır. Okullarda öğretmenlerden, okul aile birliklerinden yardım istenerek öğrenci velileri toplanabilir ve onlara bu konuda eğitim programları yapılabilir (Tıraşçı ve Gören, 2007).

İstismar Edilen Çocuklara Yaklaşımlar

İstismara uğrayan bir çocuğun tespit edilmesi sonrasında en öncelikli olan çocuğun güvenliğini ve korumasını sağlamaktır. Daha sonrasında psikoterapi yaklaşımlarına yönelmek çocuğun gelecekte tekrar istismara uğramasını önlemek için ve istismarın uzun süreli psikolojik veya fiziksel sonuçlarının azalmasına yardımcı olmak için önemlidir. Psikolojik yaklaşımlar istismara uğramış olan çocuğun ya da çocuğun ebeveyninin profesyonel olarak yardım eder. Burada çocuğun güven duygularının onarılması, yaşına uygun davranışlarının desteklenmesi ve yeni ilişkiler kurabilmesi, çocuğun çatışma yönetimi yapabilmesini sağlamak ve kendilik saygısını artırmasına yardımcı olmak gibi amaçlar yer almaktadır. Psikolojik yaklaşımlar ayrıca ebeveynlerin de bu istismara dair keşiflerde bulunmasına yardımcı olmak, sağlıklı ebeveynlik stratejilerini ve bu durumlara karşı mücadele yöntemlerini öğretmeyi amaçlamaktadır. Travma odaklı bilişsel davranışçı terapi istismar vakalarında etkili olabilecek bir yöntemdir. Bu yaklaşım istismara uğramış çocuğun rahatsızlık verici hislerini yönetebilmesine ve travmasıyla ilişkili olan anıları ile mücadele edebilmesine yardımcı olmaktadır (‘‘Child Abuse’’, 2018). Bir diğer etkili psikolojik yaklaşım ise aile terapisi olabilir. Bağlanma temelli bir yaklaşımla aile bireyleri ile çocuk arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi ve bireylere güvenli ve özerk bir düşünce sistemi sağlamaya yardımcı olunur (Howe, 2005).

İstismara uğrayan çocuklara yönelik destekleyici yaklaşımlar çocuğu olumsuz psikolojik ve duygusal sonuçlardan korumak ve çocuğun direncini artırmaya yöneliktir. Bu stratejilerden ilki, çocuğun karşılaştığı problemlerin kısa süreli olduğuna ve her şeyin iyi olacağına işaret eden olumlu bir yaklaşım sergilemektir. Ebeveynin bu olumlu duruşu sayesinde çocuk da zor zamanları atlatabilecek yetileri öğrenecektir. Diğer önemli nokta çocuğun kendi kendine bir şeyler başarmasını teşvik edecek geri dönüşler yapmak, nazik ve dürüst olarak çocuğun olumlu davranışlarını desteklemek. Bununla birlikte çocuğa sevgi, empati ve desteği hem sözel hem de fiziksel olarak göstermek önemlidir. Çocuğa destek verecek aile üyeleri ve arkadaşlarla yakın bağlar kurmak, aynı zamanda da çocuğun duygularını açıkça ifade edebilmesi için yönergeler vermek önemlidir. Bu süreçte destek verenin istikrarlı olması, çocuğu dinlemesi, ihtiyacı olduğunda yanında olması gerekir. Çocukların travmalara olan tepkileri farklı olmaktadır bu nedenle bu süreçte sabırlı olmakta fayda vardır (Child Welfare Information Gateway, 2018).

İstismarı Önleme

İstismarı önlemek gerçekten güç bir konudur. İstismarı önleme çalışmalarını bireysel, toplumsal ve evrensel koruma olarak üçe ayırmak mümkündür. Bireysel koruma, istismara uğrayan çocukların erken tespiti, iyileşme süreci ve izlemini içerir. Önlemler özellikle cinsel, fiziksel veya ağır ihmal sonucu travmaya maruz kalan çocuklar ile bu çocukların ailelerine yönelik olarak alınmalıdır. İstismara uğrayanlara uygulanan terapi, bu çocukların erişkin dönemlerinde istismar uygulama risklerini azaltacaktır. İstismar edenlerin ise yalnız cezalandırılmaları değil rehabilite edilmeleri de gerekir. Toplumsal koruma, riskli grupların saptanmasına yönelik olmalıdır.

Evsizlik, işsizlik, madde bağımlılığı, alkolizm, aile içi şiddet ve ailede psikiyatrik sorunların çocuk istismarına yol açan risk faktörlerinin başlıcalarıdır. Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar sık olarak istismara uğrar. Hatta bunların önemli bir kısmı evde istismara uğradığı için sokakta yaşamayı tercih ediyor olabilir. Bu nedenle bu riskli grupları bilmek ve bu grupları öncelikli olarak ele almak gerekmektedir. Evrensel koruma ise dünyadaki tüm çocukları kapsamaya yönelik olarak gerçekleştirilebilir. Bu koruma biçiminde düzenli sağlık bakımı, annenin eğitimi, ev ziyaretleri, aile planlaması, yoksulluk ve işsizlik ile savaşım önem kazanmaktadır (Güner ve diğerleri, 2010).

Çocuk Mahremiyeti

1. Adım: Özel Alan Belirtme: Vücudun kişiye özel olan bölgeleri, bu bölgelerin gizlenmesi gerektiği çocuğa iki yaşından itibaren yavaş yavaş anlatılabilir.

2. Adım: Çocuğun Özel Alanlarına Saygılı Olma: Çocuğu küçük yaştan itibaren çocukları başkalarının yanında giydirmemek, altlarını değiştirirken bile bir başka odaya götürmek çocuğun mahremiyetine saygıyı gösterir.

3. Adım:Çocuğun Cinsel Alanlarını Sevgi Objesi Yapmama: Çocuğun cinsel organlarını şaka konusu yapmak, göstermesini istemek, dokunmaya çalışmak cinsel kimlik gelişimi açısından sakıncalıdır.

4. Adım:Tuvaletin Kapısını Kapalı Tutması Gerektiğini Öğretme: Tuvalet eğitiminin bir parçası olarak tuvalette yalnız olunması, başkalarının göreceği şekilde tuvaletini yapmaması gerektiği çocuğa anlatılabilir.

5. Adım:Odanıza İzin Alarak Girmesi Gerektiğini Öğretme: Çocuklara dört-beş yaştan itibaren ebeveynlerinin odası kapalı ise odaya kapıyı çalarak ve izin alarak girmesi gerektiği öğretilmelidir.

6. Adım:Ebeveynle ve Kardeşle Yatakları Ayırma: Çocuklar iki yaşla birlikte yavaş yavaş bağımsızlığını kazanır ve kendi başına yemek yemeye, yolda kendi başına yürümek istemeye başlar. Bu dönem gelişim olarak da çocuğun odasının ayrılabileceği bir zamandır.

7. Adım: İlkokulla Birlikte Özel Mekân Gösterme: İlkokul dönemi ile birlikte çocuklar için evde bir yer belirlenip, çocuğa özel eşyalarını buraya koyabileceği söylenebilir.

8. Adım:Özel Alan İhlallerine Tepkinizi Belli Etme: Çocukla birlikte gezerken veya televizyon izlerken karşımıza mahremiyet ihlali içeren durumlar çıkarsa çocuğun duyacağı şekilde mahremiyet ihlali yapan kişiye tepki belli edilebilir (Akcan, 2016).

 

Kaynakça

Afifi, T., Mota, N., MacMillan, H. ve Sareen, J. (2013). Harsh physical punishment in childhood and adult physical health. Pediatrics, 132(2), 333–340. https://doi.org/0.1542/peds.2012-4021

Akcan, E. (2016). Çocuklarda mahremiyet eğitimi. Melikşah Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Merkezi Bülteni.

Bartollas, C. (2000). Juvenile delinquency (5. Bs.). Allyn and Bacon.

Baumrind, D., Larzelere, R. E. ve Cowan, P. A. (2002). Ordinary physical punishment: Is it harmful? Comment on Gershoff (2002). Psychological Bulletin, 128(4), 580–589. https://doi.org/10.1037/0033-2909.128.4.580

Burgess, A, Regehr, C. ve Roberts, A. (2013). Victimology: Theories and applications (2. Bs.). Jones & Bartlett Learning.

Child Welfare Information Gateway. (2018). Parenting Children and Youth Who Have Experienced Abuse or Neglect. U.S. Department of Health and Human Services, Administration for Children and Families, Children’s Bureau.https://www.childwelfare.gov/pubPDFs/parenting_CAN.pdf

Child Welfare Information Gateway. (2019). What is child abuse and neglect? Recognizing the signs and symptoms. U.S. Department of Health and Human Services, Administration for Children and Families, Children’s Bureau. https://www.childwelfare.gov/pubPDFs/whatiscan.pdf

Güner, Ş. İ., Güner, S. ve Şahan, M. H. (2010). Çocuklarda sosyal ve medikal bir problem; istismar. Van Tıp Dergisi, 17(3), 108-113.  

Hart, S. N. ve Brassard, M. R. (1987). A major threat to children's mental health: Psychological maltreatment. American Psychologist, 42(2), 160–165. https://doi.org/10.1037/0003-066X.42.2.160

Helfer, R. ve Kempe, R. (1987). The battered child (4. Bs.). University of Chicago Press.

Johnson, C. (2006). Sexual abuse in children. Pediatric Review, 27(1), 17–27. https://doi.org/10.1542/pir.27-1-17.

Mayo Clinic (2018). Child abuse. https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/child-abuse/diagnosis-treatment/drc-20370867adresinden 30 Haziran 2021 tarihinde alınmıştır.

McCabe, K. (2003). Child abuse and the criminal justice system. Peter Lang.

McCabe, K. ve Martin, G. (2005). School violence, the media, and criminal justice responses. Peter Lang

Öztürk, A. B. (2009). Çocuğun cinsel istismarı ve aileyle çalışma. Journal of Society & Social Work, 20(2).  

Tıraşçı, Y. ve Gören, S. (2007). Çocuk istismarı ve ihmali. Dicle Tıp Dergisi, 34(1), 70-74.  

Wallace, H. (1999). Family violence: legal, medical, and social perspectives (2. Bs). Allyn and Bacon.