Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Cinsel İsteksizlik

Bilişsel Davranışçı Terapi ile Cinsel İsteksizlik

Cinsel isteksizlik bozukluğunun temel özelliği, cinsel aktiviteyi başka türlü arzulayan bir kişide sürekli korku hissetmek ve cinsel organ temasından kaçınmadır. Cinsel isteksizlikler genel veya oldukça spesifik olabilir (Kolodny ve Masters, 1979). Bu anlamda cinsel isteksizlik bozukluğu, cinsel yolla bulaşan bir rahatsızlığa yakalanma korkusundan, geçmiş cinsel travmanın hatırlatılmasından veya kişisel yetersizlik duygularından kaynaklanabilecek bir cinsel fobi olarak düşünülebilir (Katz ve ark., 1992). Hipoaktif cinsel istek bozukluğunda sebep, bireyde sıkıntıya veya kişilerarası sorunlara neden olan cinsel yakınlıktan korkma değil, cinsel istek eksikliği veya yokluğudur. Bu durum, hormonal yetersizlikler, ilaç yan etkileri, kaygı, depresyon ve ilişki sorunları gibi çeşitli biyolojik ve psikolojik faktörlerle ilişkilendirilmiştir (Kresin, 1993). İsteksizlik, birçok davranış için geçerli olan koşullu bir yanıttır. Bu bağlamda, kaçınma, fobik kaçınmadan daha fazlasını ifade eder ve isteksizlik bulantı ve kusma ile tanımlanabilir. Buna karşılık, cinsel isteksizlik üzerine araştırma yapanlar, (Shorter, 1984) cinsel isteksizliğin cinsel fobiye eşdeğer olduğunu ileri sürerler. Koşullu isteksizlik belki de en iyi Mowrer'ın iki faktör teorisi kullanılarak anlaşılır (Levin, 1992). 

Mowrer, iki ayrı öğrenme sürecinin kaçınma koşullanmasına katkıda bulunduğunu teorileştirmiştir. Koşullu bir duygusal tepki, daha önce eşit veya olumlu bir uyarıcının (cinsel davranış) acı verici veya travmatik bir olayla (ve dolayısıyla klasik olarak şartlandırılmıştır) eşleştirilmesinden kaynaklanır. Rahatsızlıkla eşleştirilen cinsel uyaranlar, orijinal ağrılı uyaranın yokluğunda artık caydırıcı duygusal tepkiler (örneğin, kaygı, tiksinti, iğrenme) üretir. Daha sonraki koşullu kaçınma tepkisi edimsel olarak koşullandırılmıştır (olumsuz pekiştirilir). Çünkü cinsel uyarımdan kaçınma, caydırıcı tepkiyi ortadan kaldırır veya azaltır. İki faktörlü kaçınma açısından cinsel isteksizlik, bu kaçınma tepkisi tarafından sürdürüldüğü şekilde kavramsallaştırılabilir. Çünkü temel belirtisel özellik sürekli korku ve kaçınmadır. 

İğrenme, herhangi bir açık veya gizli cinsel uyarana tepki olarak gelişebilir (Kingsberg ve Janata, 2003). Öyle ki kişi oldukça belirli bir cinsel düşünce veya davranışa karşı sınırlı bir tiksinti ile gelebilir ya da herhangi bir biçimde cinselliğe karşı daha genel bir tiksinti sergileyebilir. Kaçınma bozukluğunun ne olduğu pek çok görüş tarafından yaygın kabul edilmesine rağmen bilinmemektedir (Crenshaw, 1985). Ek olarak, belirti kriterleri, yaygınlıktaki cinsiyet farklılıklarını ele almamaktadır. Gold ve Gold (1993), kadınlarda tiksinmenin gelişmesi için tipik etiyolojik modeli cinsel istismar olarak tanımlarken, erkekler için etiyolojik model onlara göre performans kaygısıdır. Cinsel isteksizlik bozukluğu kriterleri hem panik bozukluğu hem de hipoaktif cinsel istek bozukluğu belirtileriyle örtüştür. Bu yüzden, cinsel bozuklukların müdahalesinde uzmanlar için bile cinsel isteksizliğin nasıl ve ne zaman tanınabileceği konusu bir şekilde belirsizliğini koruyor. 

Cinsel isteksizlik bozukluğu genellikle cinsel bozukluklar yelpazesinde göz ardı edilir. İlk kez 1984 yılında tanınmasına rağmen, (APA, 1987) cinsel isteksizliğin etiyolojisi ve müdahalesi hakkında nispeten az şey yazılmıştır. Genellikle kaygı bozukluğunun bir çeşidi olarak kabul edilen cinsel isteksizlik, DSM’nin önceki sürümlerinden hiçbirine dahil edilmemiştir. 1984 yılında nihayet cinsel bozukluk olarak belirtili statüye ulaşmış olmasına rağmen, genellikle göz ardı edilir veya cinsel terapi alanında ikincil bir statüye itilir. Cinsel isteksizlik bozukluğu, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabında (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994) cinsel isteksizlik bozukluğu ve hipoaktif cinsel istek bozukluğu şeklinde listelenen iki cinsel istek bozukluğudur. Her ikisi de sadece psikolojik faktörlerden veya tıbbi ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonundan etkilenen yaşam boyu, sonradan edinilmiş, genelleştirilmiş veya durumsal olabilir. Aynı şekilde, her ikisi de uyarılma veya orgazm bozuklukları gibi diğer cinsel işlev bozuklukları bağlamında ortaya çıkabilir veya çıkmayabilir.

DSM-5 Kriterleri

  • Cinsel bir partnerle tüm (ya da hemen hemen tüm) genital cinsel ilişkiye karşı sürekli veya yineleyici aşırı isteksizlik ve kaçınma.
  • Belirgin bir sıkıntıya veya kişilerarası zorluğa neden olan cinsel isteksizlik.
  • Başka bir eksen bozukluğuyla (başka bir cinsel işlev bozukluğu dışında) daha iyi açıklanamayan cinsel işlev bozukluğu.

Cinsel istek bozuklukları ile duygusal işleyişin diğer yönleri arasındaki ilişki hakkında çok az şey bilinmektedir (Rosen ve Leiblum, 1995). Bunlar bu bozukluklara zemin hazırlayabilir, koruyucu faktörler olabilir veya olmayabilir. Bu soruya ışık tutmak için cinsel isteksizlik, düşük cinsel istek ve endişenin aralarındaki ilişki psikolojik olarak değerlendirilmiştir. Aşırı endişe, başta kaygı bozuklukları olmak üzere birçok psikiyatrik bozuklukla ilişkilidir (Barlow ve Zinbarg, 1996). Gerçekten de süreğen ve yoğun endişe, yaygın kaygı bozukluğunun tanımlayıcı özelliğidir. Cinsel isteksizlik bozukluğu, cinsel aktiviteye karşı fobik bir tepki içerdiğinden, endişelenme eğiliminin bu durumla doğrudan ilişkili olacağı öngörülmüştür. Tersine, hipoaktif cinsel istek, cinsel aktivite hakkında endişe yerine ilgisizlik ile tanımlanır. Dolayısıyla endişe ve düşük cinsel istek arasında böyle bir ilişki beklenmemiştir. Benzer şekilde hem cinsel isteksizlik hem de hipoaktif cinsel istek, düşük cinsel yakınlık ve cinsel durumlardan kaçınma oranlarını içerir. Bu nedenle aralarında mütevazi ama anlamlı bir ilişki olacağı öngörülmektedir.

Katz ve arkadaşları (1989), cinsel kaygının yaygınlığı ve belirleyicileri hakkında daha fazla bilgi edinmek için Cinsel Kaçınma Ölçeği'ni geliştirdi. Daha sonraki geçerlilik çalışmaları, cinsel kaçınma ölçeğindeki sürekli, durumluk kaygı ve olumsuz değerlendirilme korkusu puanlarının, korku anketi çizelgesindeki korkuların sayısı ve yoğunluğu ile pozitif olarak ilişkili olduğunu göstermiştir (Geer, 1965). Uzun vadeli etkiler literatür ile tutarlıdır. 

Çocukken cinsel istismara uğramış yetişkinler, istismara uğramamış yetişkinlere göre cinsel kaçınma ölçeğinden daha yüksek puan almaktadır. 

Bilişsel Davranışçı Terapi ile Cinsel İsteksizlik

Cinsel isteksizliğin terapisine ilişkin literatür, bilişsel davranışçı müdahale yaklaşımlarının yararlılığını vurgular (Ponticas, 1992). Ve sistematik duyarsızlaştırmanın pratik ve nispeten kısa süreli kullanımı için destek vardır (Finch, 2001).

İçgörü Odaklı Terapi

Daha derin çatışmalara, savunma mekanizmalarına ve aktarıma vurgu yapan psikodinamik psikoterapi, cinsel isteksizliklerinin veya cinsel isteksizliklerinin bir parçası olarak ruhsal ağrı bildiren kişiler için tercih edilen müdahale olarak kabul edilir. Erken çocukluk sorunlarını belirtili olarak kavramsallaştıranlar (Roth, 1990) ve içgörü arzulayan, kendileri hakkında psikolojik meraklarını ifade eden kişiler özellikle içgörü odaklı müdahaleden fayda görürler. Cinsel isteksizliğin çocuklukta cinsel istismar öyküsü ile tahmin edilebileceğine dair kanıtlar vardır. Noll ve arkadaşları (2003), ileriye dönük bir tasarım kullanarak, çocuklukta cinsel davranış sorunları ile sonradan gelen cinsel isteksizlik arasında bir ilişki olduğunu gösterdiler. Biyolojik baba tarafından uygulanan istismarın özellikle daha sonraki cinsel isteksizliği öngördüğüne dair kanıtlar buldular. Klinik uygulamada, buna benzer bir geçmişe sahip kişiler, daha geleneksel, açıklayıcı psikoterapi ile bağlantılı olarak duyarsızlaştırma yaklaşımlarından yararlanabilmektedirler (Kingsberg ve Janata, 2003).

Cinsel İsteksizlik ile İlgili Kitap/Film/Belgesel Önerileri

KAYNAKÇA

American Psychiatric Association (2000). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders. (4.Bsm). Text Revision. Washington, DC: American Psychiatric Association.

Barlow, D. H. ve Zinbarg, R. E. (1996). Structure of anxiety and the anxiety disorders: A hierarchical model. Journal of Abnormal Psychology, 105(2), 181–193. https://doi.org/10.1037/0021-843X.105.2.181

Crenshaw, T. L. (1985). The sexual aversion syndrome. Journal of Sex and Marital Therapy, 11(4), 285–292. https://doi.org/10.1080/00926238508405454

Finch, S. (2001). Sexual aversion disorder treated with behavioral desensitization (letter). Canadian Journal of Psychiatry, 46(6), 563–564. https://doi.org/10.1177/070674370104600620

Geer, J. H. (1965). The development of a scale to measure fear. Behaviour Research and Therapy, 3(1), 45–53. https://doi.org/10.1016/0005-7967(65)90040-9

Gold, S. R. ve Gold, R. G. (1993). Sexual aversions: a hidden disorder. O’Donohue, W. ve Greer, J. H. (Ed.), Handbook of Sexual Dysfunctions: Assessment and Treatment. Allyn and Bacon.

Katz, R. C., Gipson, M. T., Kearl, A. ve Kriskovich, M. (1989). Assessing sexual aversion in college students: The Sexual Aversion Scale. Journal of Sex and Marital Therapy, 15(2), 135–140. https://doi.org/10.1080/00926238908403818

Katz, R. C., Gipson, M. ve Turner, S. (1992). Brief report: Recent findings on the Sexual Aversion Scale. Journal of Sex and Marital Theraphy, 18(2), 141-146. https://doi.org/10.1080/00926239208404366

Kingsberg, S. A. ve Janata, J. W. (2003). Sexual aversions. Levine, S. B., Althof, S. E., Risen, C.B. (Ed.), Handbook of Clinical Sexuality for Mental Health Professionals içinde. Brunner/Routledge.

Kolodny, R. C. ve Masters, W. H. (1979). Textbook of sexual medicine. Little, Brown.

Kresin, D. (1993). Medical aspects of inhibited sexual desire disorder. O’Donohue, W. ve Geer, J. H. (Ed.), Handbook of sexual dysfunctions: Assessment and treatment içinde (s.15–52). Allyn and Bacon. https://doi.org/10.1201/b14175

Levin, R. J. (1992). The mechanisms of female sexual arousal. Annual Review of Sex Research, 3, 1–48. https://doi.org/10.1080/10532528.1992.10559874

Noll, J. G., Trickett, P. K. ve Putnam, F. W. (2003). A prospective investigation of the impact of childhood sexual abuse on the development of sexuality. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 71(3), 575–586. https://doi.org/10.1037/0022-006X.71.3.575

Ponticas, Y. (1992). Sexual aversion versus hypoactive sexual desire: a diagnostic challenge. Psychiatric Medicine,10(2), 273–281.

Rosen, R. C. ve Leiblum, S. R. (1995). Treatment of sexual disorders in the 1990s: An integrated approach. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 63(6), 877–890. https://doi.org/10.1037/0022-006X.63.6.877

Roth, S. (1990). Psychotherapy: The art of wooing nature. Jason Aronson.

Shorter, E. A. (1984). History of women’s bodies. History of Science, 24(1), 303-326. Penguin Books.


Randevu Almak İster misiniz ?

Randevu Formu