Özgül Fobi
Korkular, yakın tehditlere karşı beklenilebilir tepkiler olsa da fobiler orantılı bir tehlikenin olmadığı durumlarda, nesnelere veya durumlara yönelik korkunun aşırı belirtileridir (Coelho ve Purkis, 2009). Ruhsal Bozukluklar için Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı 5. baskıya (APA, 2013) göre, belirli bir fobi, belirli bir nesne veya durumla ilgili yoğun ve özgül bir korkudur. Bir fobi, aynı zamanda, nesne veya durumla gelecekteki olabilecek karşılaşmaları beklerken sıkıntılı ve huzursuz hissetmekle de tanımlanmaktadır. Tipik olarak, kişi korkulan nesne veya durumla karşı karşıya kaldığında endişe, korku veya panik yaşar. Böylece fobik uyaranla doğrudan yüzleşmekten kaçınmaya çalışır. Kişi, korkulan durumla başa çıkmaya çalıştığında, yoğun rahatsızlık riski altında durumdan tekrardan kaçınabilir. Korku, kişinin günlük yaşamında önemli sıkıntıya veya huzursuzluğa neden olur. Ciddi sağlık sonuçları doğurabilir ve başka bozukluklulara sebebiyet verebilir. Özgül fobi en yaygın ruhsal bozukluklardan biridir (Kessler ve ark., 2005). Yaşam boyu uluslararası yaygınlığı %7,4’tür. Çoğu kaygı bozukluğuna benzer şekilde, özgül fobiler kadınlarda (%9,8), erkeklerden (%4,9) daha yaygındır (Wardenaar ve ark., 2017). Hayvanlara özgü fobi, en yaygın fobi alt tipidir (Åhs ve ark., 2018). Bu bozukluk şikâyetinden mustarip olan kişilerin yüzde yetmiş beşi genellikle birden fazla nesne veya duruma karşı fobiye sahiptir (APA, 2013). Sonuç olarak, altta yatan genel bir savunmasızlığın diğer eş rahatsız fobiler ile başka kaygı bozuklukları riskini arttırdığı düşünülebilir (Holubova ve ark., 2019). Diğer ruhsal bozukluklarla karşılaştırıldığında, özgül fobi görece düşük düzeyde yeti yitimiyle ilişkilidir (Wardenaar ve ark., 2017). Bununla birlikte, özgül fobi, özellikle içselleştirme alanında (örn. depresif ve kaygı bozuklukları) diğer ruhsal bozuklukların daha sonraki başlangıcını öngörmektedir (Lieb ve ark., 2016). Sonuç olarak, özgül fobi, özellikle genelleştirildiğinde, içselleştirici bir kırılganlığın erken bir göstergesi olabilir (De Vries ve ark., 2019).
Daha önce yapılan çalışmalar, gerçek görüntülere maruz kalan küçük hayvanlara yönelik belirli fobileri olan kişilerin beyin aktivitesi modelinin, bu bozukluğu olmayan insanlardan farklı olduğunu göstermiştir (Rivero ve ark., 2017). Bu farklılıklar bilişsel davranışçı terapi ile müdahale edildikten sonra da yerini korumuştur (Viña ve ark., 2020). Özgül fobisi olan, müdahale görmemiş kişilerin sanal görüntülerde sunulan fobik uyaranlara maruz bırakılmasından kaynaklanan beyin aktivitesi modeli üzerine bir başka çalışma, gerçek görüntülere maruz kalan insanlarda olduğu gibi, korku işleme devrelerinde önemli bir aktivasyon gözlemlemiştir (Peñate ve ark., 2019).
Özgül fobi belirti ölçütleri DSM-5 (APA, 2013) sınıflandırmasına göre şöyledir:
- Uçağa binme, yükseklik, kan görme, herhangi bir hayvan görme gibi özgül bir nesne ya da durumla ilgili belirgin bir korku hali bulunmalı.
- Fobi kaynağı hemen her zaman korku ve kaygı doğurmalı.
- Fobi kaynağından etkin biçimde uzaklaşma ya da yoğun bir korku ve kaygı ile buna katlanma söz konusu olmalı.
- Duyulan korku, nesne ya da durumun yaratabileceği gerçek tehlikeye göre orantısız biçimde fazla olmalı.
- Korku, kaygı ya da kaçınma en az 6 aydır var olmalı.
- Korku nedeniyle kişide klinik olarak belirgin bir sıkıntı olmalı ya da toplumsal veya işle ilgili alanlarda işlevsellikte önemli bir kayıp yaşanmalı.
- Panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu gibi başka bir ruhsal bozukluk ile belirtiler açıklanamamalı.
Özgül fobilerin sınıflamasında hayvan tipi (örümcek, böcek, köpek, yılan fobileri gibi), doğal çevre tipi (yükseklik, fırtına, şimşek, gök gürültüsü fobileri gibi), kan-enjeksiyon-yaralanma tipi, durumsal tip (uçak fobisi, asansör fobisi, kapalı yer fobisi gibi) ve diğer tipler (soluğun tıkanmasına ya da kusmaya yol açabilen durumlardan, çocuklarda yüksek ses ya da özel giysilerden korkma gibi) olmak üzere 5 farklı grup tanımlanmıştır.
Mevcut özgül fobi modelleri, gelişimini klasik ve operant koşullandırma ile model öğrenme gibi farklı koşullandırma ve öğrenme süreçleriyle açıklamaktadır. Bu, Rachman (1977) tarafından en belirgin şekilde tanımlanmıştır. Hala günümüzde kullanılmaktadır (Mineka ve Zinbarg, 2006). Buna göre bir korku hafızası oluşur (Foa ve Kozak, 1986). Bu korku yapısında, korkulan (ancak zararsız) uyaran, tehlike kavramlarına ve panik, uçuş gibi karşılık gelen reaksiyonlar ile sempatik sinir sisteminin aktivitesi gibi fizyolojik reaksiyonlara bağlıdır. Maruz kalma terapisi gibi neslinin tükenmesine dayalı müdahaleler, korku yapısının ya değiştirilerek, rekabet ederek ya da işlevin önlenerek etkisini azaltmak için geliştirilmiştir (Craske ve ark., 2014).
Özgül fobi şikayetine sahip olan kişilerin çok azında müdahaleye yönelme çabası bulunmaktadır. Bunun sebepleri arasında muhtemelen düşük seviyede ciddi bozulma oranları ve insanların fobilerinin kaynağından kaçınma yetenekleri yer almaktadır (Wardenaar ve ark., 2017). Özgül fobi için tercih edilen müdahale, maruz kalma ile bilişsel davranışçı terapidir (Moriana ve ark., 2017). Gerçek yaşamda maruz kalma, görsel ve sanal gerçeklikle karşı karşıya kalma dahil olmak üzere maruz kalmaya dayalı müdahalelerin özgül fobi için etkili olduğu bulunmuştur (Wolitzky-Taylor ve ark., 2008). Bazı çalışmalar, özellikle müdahaleyi tamamlayanlar arasında gerçek yaşamda maruz kalmaya çok yüksek yanıt oranları (≥%80) bulmuştur (Choy ve ark., 2007). Tek seans maruz kalma müdahalesinin bile oldukça etki gösterdiği durumlar bulunmaktadır (Zlomke ve Davis, 2008). Bununla birlikte, birçok kişi, korkulan nesneleriyle yüzleşmek istemedikleri veya ilişkili kaygıya tahammül edemedikleri için maruz kalma müdahalesini reddeder veya yarım bırakır (Choy ve ark., 2007). Maruz kalmaya dayalı olmayan bilişsel terapi veya farmakoterapi (ilaç tedavisi) gibi diğer müdahaleler de kullanılır. Ancak bu müdahalelerin kanıtları sınırlıdır. Mevcut kanıtlar maruz kalmaya dayalı müdahalelerin özellikle uzun vadede daha etkili olduğunu göstermektedir (Bandelow ve ark., 2008). Kanıta dayalı müdahalelerin bilinen etkinliğine rağmen, özgül fobisi olan kişilerin müdahaleyi pratikte yararlı olarak algılayıp algılamadıkları belirsizdir. Bu bilgi–özgül fobinin klinik uygulamada kişinin bakış açısından etkin bir şekilde müdahale edilip edilmediği–randomize araştırma kanıtlarının önemli bir tamamlayıcısıdır. İkisi arasında olası bir kopukluk birden fazla kaynaktan kaynaklanabilir. Örneğin, önceki çalışmalar birçok kişinin minimal düzeyde yeterli müdahale almadığını göstermektedir (Wang ve diğerleri, 2005). Ayrıca, müdahaleler belirtileri azalttığı için genellikle kanıta dayalı olarak kabul edilir. Ancak kişiler diğer sonuçlar (işleyiş, ilişkiler) hakkında daha fazla endişe duyabilir (Cuijpers, 2019). Şu anda, bilişsel davranışçı terapiye dayalı tek seanslık terapi bu alt tiplerde özgül fobi rahatsızlığına sahip gençlere müdahale etmek için hızlı ve etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir (Ollendick ve Davis 2013). Bu müdahaleler, çeşitli çalışmalarda %50-70'lik bir yanıt oranı göstermiştir (Silverman ve ark., 1999). Tek seanslık terapi, kademeli gerçek yaşamda maruz bırakma terapisi, katılımcı modelleme, sosyal güçlendirme, psikoeğitim ve bilişsel zorlukları 3 saatlik yoğun bir müdahale seansında birleştirerek son derece sınırlı ve verimli bir terapi olduğunu kanıtlar (Davis ve ark., 2019). Şu anda köklü bir müdahale olarak belirlenmiş olan tek seanslık terapi tekniği, üç randomize kontrollü çalışmadan, 7 yaş ve üstü gençlere yönelik birkaç küçük klinik çalışmadan ve 4 yaşındaki küçük çocuklarla kontrollü bir vaka serisinden elde edilen ampirik desteğe sahiptir (Muris ve ark., 1997). Çalışmalar arasında tek seanslık terapi bekleme listesi, psikolojik plasebo ve göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ile yeniden işleme terapisinden daha üstün olduğu bulunmuştur. Bu bulgular bilişsel davranışçı terapiye dayalı tek seans terapinin etkili bir müdahale yaklaşımı olduğunu öne sürsede önemli sayıda gencin tam olarak yanıt vermediğini ve tam bir müdahale yanıtı elde etmek için ek faktörlerin önemli olabileceğini de göstermektedir (Farrell ve ark., 2018). Özgül fobi yaygın olduğu için etkili müdahaleleri daha erişilebilir kılmak önemlidir. İnternet üzerinden sağlanan bilişsel davranışçı terapinin kaygı bozukluğu olan yetişkinler için başarılı bir müdahale formatı olduğu ve kanıta dayalı müdahaleye erişimi iyileştirebileceği gösterilmiştir (Andersson, 2009). Örneğin internete bağlı bilişsel davranışçı terapide kişilerin bir terapistle görüşmek için işten veya okuldan izin almak zorunda kalmadan kendi hızlarında ve kendilerine uygun zaman olduğunda çalışmalarını sağlar. Ayrıca terapistler için kliniğe dayalı müdahaleye göre daha az zaman alıcı olduğu da gösterilmiştir (Kohn ve ark., 2004).
Özgül Fobi Hakkında Kitap/Dizi/Film/Belgesel Önerileri
Kan-Enjeksiyon-Yaralanma Fobisi
Nomofobi (Telefon Bağlantısını Kaybetme Korkusu)
Kaynakça
Åhs, F., Rosén, J., Kastrati, G., Fredrikson, M., Agren, T. ve Lundström, J. N. (2018). Biological preparedness and resistance to extinction of skin conductance responses conditioned to fear relevant animal pictures: A systematic review. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 95, 430-437. https://doi.org/10.1016/j.neubiorev.2018.10.017
American Psychiatric Association, 2013. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, (5.bsm). Washington, DC.
Andersson, G. (2009). Using the Internet to provide cognitive behaviour therapy. Behaviour Research and Therapy, 47, 175– 180. https://doi.org/10.1016/j.brat.2009.01.010
Bandelow, B., Zohar, J., Hollander, E., Kasper, S., Moller, H. J., Zohar, J. ve Vega, J. (2008). World Federation of Societies of Biological Psychiatry guidelines for the pharmacological treatment of anxiety, obsessive-compulsive and post-traumatic stress disorders- first revision. World Journal of Biological Psychiatry, 9 (4), 248–312. https://doi/10.1080/15622970802465807.
Choy, Y., Fyer, A. J. ve Lipsitz, J. D. (2007). Treatment of specific phobia in adults. Clinical Psychology Review, 27(3), 266–286. https://doi:10.1016/j.cpr.2006.10.002.
Craske, M. G., Treanor, M., Conway, C. C., Zbozinek, T. ve Vervliet, B. (2014). Maximizing exposure therapy: an inhibitory learning approach. Behaviour Research and Theraphy, 58, 10–23. https://doi.org/10.1016/j.brat.2014.04.006.
Coelho, C. M. ve Purkis, H. (2009). The origins of specific phobias: Influential theories and current perspectives. Review of General Psychology, 13(4), 335-348. https://doi.org/10.1037/a0017759
Cuijpers, P. (2019). Targets and outcomes of psychotherapies for mental disorders: an overview. World Psychiatry, 18(3), 276–285. https://doi:10.1002/wps.20661.
Davis III, T. E., Ollendick, T. H. ve Öst, L. G. (2019). One session treatment of specific phobia in children: recent developments and systematic review. Annual Review of Clinical Psychology, 15(1), 233–256. https://doi.org/10.1146/annurev-clinpsy-050718-095608
De Vries, Y. A., Roest, A. M., Bos, E. H., Burgerhof, J. G., Van Loo, H. M. ve De Jonge, P. (2019). Predicting antidepressant response by monitoring early improvement of individual symptoms of depression: individual patient data meta-analysis. The British Journal of Psychiatry, 214(1), 4-10. https://doi.org/10.1192/bjp.2018.122.
Farrell, L. J., Kershaw, H. ve Ollendick, T. (2018). Playmodified one-session treatment for young children with specific phobia of dogs: a multiple baseline case series. Child Psychiatry Human Development, 49(2), 317–329. https://doi.org/10.1007/s10578-017-0752-x
Foa, E. B. ve Kozak, M. J. (1986). Emotional Processing of Fear. Exposure to Corrective Information. Psychology Bulletin, 99(1), 20–35. https://doi.org/10.1037/0033-2909.99.1.20.
Holubova, M., Prasko, J., Ociskova, M., Kantor, K., Vanek, J., Slepecky, M. ve Vrbova, K. (2019). Quality of life, self-stigma, and coping strategies in patients with neurotic spectrum disorders: a cross-sectional study. Psychology research and behavior management, 12, 81. https://doi.org/10.2147/PRBM.S179838
Kessler, R. C., Berglund, P., Demler, O., Jin, R., Merikangas, K. R. ve Walters, E. E. (2005). Lifetime prevalence and age-of-onset distributions of DSM-IV disorders in the National Comorbidity Survey Replication. Archives of general psychiatry, 62(6), 593-602. https://doi.org/10.1001/archpsyc.62.6.593.
Kohn, R., Saxena, S., Levav, I. ve Saraceno, B. (2004). The treatment gap in mental health care. Bulletin of the World Health Organization, 82, 858– 866. https://doi.org/10.1590/S0042-96862004001100011
Lieb, R., Mich´e, M., Gloster, A. T., Beesdo-Baum, K., Meyer, A. H. ve Wittchen, H. U. (2016). Impact of specific phobia on the risk of onset of mental disorders: A 10- year prospective- longitudinal community study of adolescents and young adults. Depression and Anxiety, 33 (7), 667–675. https://doi.org/10.1002/da.22487
Mineka, S. ve Zinbarg, R. (2006). A contemporary learning theory perspective on the etiology of anxiety disorders: it’s not what you thought it was. American Psychologist, 61, 10–26. https://doi.org/10.1037/0003-066X.61.1.10
Moriana, J. A., Galvez-Lara, M. ve Corpas, J. (2017). Psychological treatments for mental disorders in adults: A review of the evidence of leading international organizations. Clinical Psychology Review, 54, 29-43. https://doi.org/10.1016/j.cpr.2017.03.008
Muris, P., Merckelbach, H. ve Collaris, R. (1997). Common childhood fears and their origins. Behaviour Research and Therapy, 35, 929–937. https://doi.org/10.1016/S0005-7967(97)00050-8
Ollendick, T. H. ve Davis, T. E. III. (2013). One-session treatment for specific phobias: A review of Öst's single-session exposure with children and adolescents. Cognitive Behaviour Therapy, 42(4), 275–283. https://doi.org/10.1080/16506073.2013.773062
Peñate, W., Rivero, F., Viña, C., Herrero, M., Betancort, M., De la Fuente, J. ve Fumero, A. (2019). The Equivalence between virtual and real feared stimuli in a phobic adult sample: A neuroimaging study. Journal of clinical medicine, 8(12), 2139. https://doi.org/13.3390./jcm8122139
Rachman, S. (1977). The conditioning theory of fearacquisition: a critical examination. Behavioral Research Theraphy, 15, 375–387. https://doi.org/10.1016/0005-7967(77)90041-9.
Rivero, F., Herrero, M., Viña, C., Álvarez-Pérez, Y. ve Peñate, W. (2017). Neuroimaging in cockroach phobia: An experimental study. International Journal of Clinical and Health Psychology, 17(3), 207–215. https://doi.org/10.1016/j.ijchp.2017.06.002
Silverman, W. K., Kurtines, W. M., Ginsburg, G. S., Weems, C. F., Rabian, B. ve Serafini, L. T. (1999). Contingency management, self-control, and education support in the treatment of childhood phobic disorders: A randomized clinical trial. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 67(5), 675–687. https://doi.org/10.1037/0022-006X.67.5.675
Viña, C., Herrero, M., Rivero, F., Alvarez-Perez, Y., Fumero, A., Bethencourt, J. M., Pitti, C. ve Penate, W. (2020). Changes in brain activity associated with cognitive-behavioral exposure therapy for specific phobias: searching for underlying mechanisms. Revista de Neurologia, 71(11), 391-398. https://doi.org/10.33588/rn.7111.2019487
Wang, P. S., Lane, M., Olfson, M., Pincus, H. A., Wells, K. B. ve Kessler, R. C. (2005). Twelve-month use of mental health services in the United States: results from the National Comorbidity Survey Replication. Archives of general psychiatry, 62(6), 629-640. https://doi.org/10.1001/archpsyc.62.6.629.
Wardenaar, K. J., Lim, C. C. W., Al-Hamzawi, A. O., Alonso, J., Andrade, L. H., Benjet, C. ve De Jonge, P. (2017). The cross-national epidemiology of specific phobia in the World Mental Health Surveys. Psychological Medicine, 47(10), 1744–1760. https://doi.org/10.1017/s0033291717000174.
Wolitzky-Taylor, K. B., Horowitz, J. D., Powers, M. B. ve Telch, M. J. (2008). Psychological approaches in the treatment of specific phobias: A meta-analysis. Clinical psychology review, 28(6), 1021-1037.https://doi.org/10.1016/j.cpr.2008.02.007.
Zlomke, K. ve Davis III, T. E. (2008). One-session treatment of specific phobias: A detailed description and review of treatment efficacy. Behavior Therapy, 39(3), 207-223. https://doi.org/10.1016/j.beth.2007.07.003