Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Panik Bozukluk (Panik Atak)

Bilişsel Davranışçı Terapi ve Panik Bozukluk

Kaygının alt türlerinden biri olan panik bozukluk, yaygın bir zihinsel bozukluktur. Panik bozukluk, kişinin hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Panik bozukluğun neden meydana geldiği hala kesin ve net bir şekilde belli değildir (American Psychiatric Association, 2013; Roy-Byrne ve ark., 2006). Panik bozukluğu nedeni hala tam olarak bilinmese de genetik veya erken aile faktörleri panik bozukluk için oldukça önemlidir. Panik bozukluğun ana özelliği tekrarlayan, beklenmedik panik ataklardır. Bozukluğu olan çoğu danışan, panik atak olabileceğini düşündükleri durumlardan kaçınır ve kaçınma yaşamlarını ciddi şekilde sınırlayabilir (Taylor, 2006). 

DSM-5’e göre Panik Bozukluk kriterleri şöyledir:

A. Tekrarlayan beklenmedik panik ataklar. Panik atak, dakikalar içinde zirveye ulaşan ve bu sırada aşağıdaki belirtilerden dördünün (veya daha fazlasının) meydana geldiği ani bir yoğun korku veya yoğun rahatsızlık dalgasıdır; 

Not: Bu ani yükseliş sakin ya da endişeli bir durumdan kaynaklanabilir. 

1. Çarpıntı, çarpıntı, kalp atışında hızlanma.

2. Terleme.

3. Titreme veya sarsılma.

4. Nefes darlığı veya boğulma hissi.

5. Nefesin tıkandığı hissi.

6. Göğüs ağrısı veya göğüs sıkışıklığı.

7. Mide bulantısı veya karın ağrısı.

8. Baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik ya da bayılacak gibi olma hissi

9. Üşüme veya ateş basması hissi.

10. Parestezi/Uyuşmalar (uyuşma veya karıncalanma hissi).

11. Gerçekdışılık (gerçek olmama duyguları) veya duyarsızlaşma (tek kişilikten kopma).

12. Kontrolü kaybetme veya "delirme" korkusu.

13. Ölme korkusu.

Not: Kültüre özgü belirtiler (ör. kulak çınlaması, boyun ağrısı, baş ağrısı, kontrol edilemeyen çığlık ve ağlama) görülebilir. Bu tür belirtiler, gerekli dört belirtiden biri olarak sayılmamalıdır.

B. Ataklardan en az birinden sonra, aşağıdakilerden biri ya da her ikisi de bir ay (ya da daha uzun bir) süreyle meydana gelir:

1. Başka panik ataklarının olacağı ya da bunların olası sonuçlarıyla (örn. kontrolü kaybetme, kalp krizi geçirme, “çıldırma”) ilgili olarak sürekli bir kaygı duyma ya da tasalanma.

2. Ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğuyla giden davranış değişiklikleri (örn. spor yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan durumlardan kaçınma gibi panik atağı geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış davranışlar) gösterme.

C. Rahatsızlık, bir maddenin (ör., kötüye kullanılan bir madde, bir ilaç) veya başka bir tıbbi durumun (ör., hipertiroidi, kalp-akciğer rahatsızlıkları) fizyolojik etkilerine atfedilemez.

D. Rahatsızlık başka bir zihinsel bozuklukla daha iyi açıklanamaz (ör. panik ataklar, sosyal kaygı bozukluğunda olduğu gibi yalnızca korkulan sosyal durumlara yanıt olarak, belirli fobide olduğu gibi, sınırlı fobik nesnelere veya durumlara yanıt olarak, obsesif kompulsif bozuklukta olduğu gibi obsesyonlara yanıt olarak, travma sonrası stres bozukluğunda olduğu gibi travmatik olayların hatırlatıcılarına yanıt olarak veya ayrılık kaygısı bozukluğunda olduğu gibi bağlanma figürlerinden ayrılmaya yanıt olarak ortaya çıkmaz) (American Psychiatric Association, 2013).

Panik Bozukluk Neden ve Nasıl Oluşmaktadır?

Panik bozukluğun nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik ve erken aile faktörleri veya her ikisi de panik bozukluğun meydana gelmesinde önemlidir. Gorman ve ark. (2000), amigdala merkezli bir  “merkezi sinir sistemi korku mekanizmasının” genler vasıtasıyla iletildiğini söylemektedir (Taylor, 2006). Diğer psikiyatrik bozukluklar gibi, panik bozukluğun da yatkınlık sağlayan birçok genle karmaşık olduğu düşünülmektedir. Yapılan çalışmalardan bazıları bir genin veya bir nörotransmitterın panik bozukluk ile ilgili olduğunu bulmuştur, ancak diğer başka çalışmalarda bu bulgu onaylanmamıştır (Roy-Byrne, 2006). Bulgular ne birbirleriyle tutarlı ve sağlamdır ne de reddedilebilirlerdir. Bu sebepten panik bozukluğun genetik faktörlü olup olmadığı konusunda çalışmalar hala devam etmekte ve kesin bir sonuç bulunmamaktadır. Gorman ve ark. (2000) öne sürdüğü mekanizmalarının yanı sıra bir psikolojik model, panik atakların ve panik bozukluğun "korku korkusunu" temsil ettiğini öne sürmektedir. Bu modelde, kaygıyla ilişkili fiziksel durumlar (ör. baş dönmesi, bayılma hissi, kalp çarpıntısı, nefes darlığı gibi), korkunç bir sonuca işaret etmektedir (nefes alamayacağım, kalp krizi geçireceğim gibi). Bu durum, fiziksel duyumlar hakkında hipervijilansa yani aşırı hassaslaşmaya, sempatik sinir sisteminin uyarılmasının artmasına sebep olmaktadır. Artan uyarılma kişide kaygının artmasına sebep olmakta, artan kaygı ise belli bir süre sonra panik atağa dönüşmektedir (Taylor, 2006). 

Ek olarak, travmatik olaylar, aşırı kafein ve uyuşturucu veya alkolün kötüye kullanılması panik bozukluğun ortaya çıkma nedenleri arasında olabilmektedir (Taylor, 2006).

Hiperventilasyon Nedir?

Hiperventilasyon, dakikada solunan ve solunan hava miktarında normal hücre metabolizması için gerekli miktarı aşan bir artıştır (Nardi ve ark., 2001). Yani kısaca hiperventilasyon hızlı nefes alıp vererek nefesin düzensizleşmesidir. Düzensiz nefes alıp verme de karbondioksit miktarının azalmasına sebep olmaktadır (Nardi ve ark., 2001). 

Hiperventilasyon, metabolik talepleri aşan bir solunum derecesi olarak tanımlanabilir. Ventilasyon miktarı metabolik talepleri çok az aşsa bile, aşırı solunumun etkileri dakikalar veya saatler içinde birikebilir. Bir diğer önemli nokta ise nefesin derinliğidir. Nefes derinliği göğüs hareketlerinden kolayca gözlemlenemez ancak nefes derinliği oldukça önemlidir. Hiperventilasyonun semptomları oldukça çeşitlidir:

  • Baş dönmesi  (hastalar bu durumu sıklıkla vertigo olarak tanımlamaktadırlar, ancak nörolojik bir vertigo yoktur ortada). 
  • Parestezi 
  • Kardiyovasküler değişiklikler 
  • Çarpıntı
  • Terleme
  • Sıcak basması
  • Göğüs ağrısı gibi öznel olarak fark edilebilen sonuçlara sahiptir (Margraf, 1993).

Panik Bozukluğun İyileştirilmesi Nasıl Yapılmaktadır?

Panik Bozukluk terapisinde farmakolojik destek, psikoeğitim, yaşam tarzı değişiklikleri ve psikoterapi özellikle bilişsel davranışçı terapi yöntemleri kullanılmaktadır. Yapılan birçok çalışma farmakolojik desteğin panik bozukluğu iyileştirmede önemli bir etkisinin olduğunu göstermektedir (Roy-Byrne, 2006). Psikoeğitim, danışanları panik bozukluğun doğası hakkında eğitmek için yardımcı olabilmektedir. Danışanlar kafein alımını azaltmaya teşvik edilmelidir. Kas gevşetme teknikleri oldukça faydalıdır. Kas gevşetme teknikleri, CD’ler yardımıyla danışana öğretilmelidir. Artan kalp atışı ve nefes darlığına maruz kalmaları için danışanlara egzersiz de önerilebilir. Böylece egzersiz sırasında nefeslerini kontrol edebilmeyi, kendilerini teskin edebilmeyi ve stres yönetimini öğrenebilirler (Taylor, 2006). 

Birçok psikolojik ve psikiyatrik bozukluğun iyileştirilmesinde kullanılan bir psikoterapi yöntemi olan bilişsel davranışçı terapi, davranış boyutu panik bozukluğu olan danışanlarda genellikle “maruz kalma”dan oluşmaktadır. Kişiler korktukları durumları, güvenli buldukları terapi odasında tekrar hissetmeye ve yaşamaya teşvik edilmektedir. Örneğin, kalp atışı hızlandığında ölmekten korkan bir danışandan, doktorun ofisinde koşması istenebilir. Böylece kalp atış hızı artacaktır ve onu terapist ile birlikte düzene sokmayı öğrenecektir. Bilişsel davranışçı terapide danışana nefes egzersizleri eğitimi verilir. Panik ve kaçınma davranışları, bilişsel davranışçı terapide bilişsel yönleriyle en ince ayrıntısına kadar ele alınmaktadır (Padesky ve Greenberger 2008; Taylor, 2006).

Kısaca özetlemek gerekirse, panik bozukluk iyileştirilmesi gereken önemli bir ruhsal bozukluktur. Uzun yıllardır insanlarda en çok görülen rahatsızlıklardan biri olan panik bozukluğun iyileştirilmesinde ilaç desteğinin yanı sıra psikoeğitim, yaşam tarzı değişiklikleri ve psikoterapi özellikle de bilişsel davranışçı terapi çok önemli bir yere sahiptir.

Panik Bozukluğa Dair Kitap/Film/Belgesel Önerileri

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2013). Panic Disorder. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5. Bs.) içinde. (s. 208-209). American Psychiatric Publishing. https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596.dsm05

Gorman, J. M., Kent, J. M., Sullivan, G. M. ve Coplan, J. D. (2000). Neuroanatomical hypothesis of panic disorder, revised. American Journal of Psychiatry, 157(4), 493-505. 

Margraf, J. (1993). Hyperventilation and panic disorder: A psychophysiological connection. Advances in Behaviour Research and Therapy, 15(1), 49-74. https://doi.org/10.1016/0146-6402(93)90003-K

Nardi, A. E., Valença, A. M., Nascimento, I., Mezzasalma, M. A. ve Zin, W. A. (2001). Hyperventilation in panic disorder and social phobia. Psychopathology, 34(3), 123-127. https://doi.org/10.1159/000049294

Padesky, C. A. ve Greenberger, D. (2008). Evinizdeki terapist. Altın Kitaplar.

Roy-Byrne, P. P., Craske, M. G. ve Stein, M. B. (2006). Panic disorder. The Lancet, 368(9540), 1023-1032. https://doi.org/10.1016/S0140-6736(06)69418-X

Taylor, C. B. (2006). Panic disorder. The BMJ, 332(7547), 951-955. https://doi.org/10.1136/bmj.332.7547.951