Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Trikotillomani

Trikotillomani

             Trikotillomani (saç yolma bozukluğu), kişinin tekrarlayan ve saç dökülmesine neden olan saçını çekme alışkanlığı şeklinde tanımlanmaktadır (Jafferany ve Patel, 2020). Trikotillomani belirtileri genellikle klinik muayeneye dayanmaktadır. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı 5 (APA, 2013) ölçütlerine göre trikotillomani, obsesif kompülsif ve ilişkili bozukluklar grubuna girer. Trikotillomani için DSM-5 kriterleri şunlardır:

  • Saç dökülmesine neden olacak şekilde kişinin tekrar tekrar saçını çekmesi,
  • Saç çekmeyi azaltmak veya durdurmak için tekrarlanan girişimler,
  • Saç yolmanın klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya veya toplumsal, mesleki alanlar gibi önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olması,
  • Saç yolma veya saç dökülmesinin başka bir tıbbi duruma (örneğin dermatolojik bir duruma) bağlanmaması,
  • Saç yolmanın başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi açıklanamaması.

            Dermatolog muayenehanelerine gelen kişiler genellikle bu psikiyatrik kriterleri karşılamamaktadır. Bireylerin önemli bir kısmında sadece tekrar tekrar saç çekme kriteri karşılanmaktadır (Rudnicka ve ark., 2012). Kafa derisi, yolma veya çekme durumunun en sık yapıldığı yerdir (%72,8) (Woods ve ark., 2006). Trikotillomaninin diğer yaygın yerleri arasında kaşlar (%56,4), kirpikler (%52,6) ve kasık bölgesi bulunur. (%50,7). Sakal bu durumdan az etkilenen yerlerden biridir (%4,3) (Woods ve ark., 2006). Trikotillomani belirtisi, özellikle kişiler saç yolmayı inkâr ettiğinde, farkında olmadığında veya tüm psikiyatrik kriterleri karşılamadığında zor fark edilebilir. Dermatoloji uzmanları tarafından dermoskop adı verilen cihazla saç köklerine, saç derisine ve saç tellerine bakılma işlemine trikoskopi denir (Rudnika ve ark., 2011). Trikoskopi, saç ve saçlı deri bozukluğu olan kişilerin belirtilerinde yaygın olarak kullanılmaktadır (Rudnicka ve ark., 2008). Trikotillomaninin tipik trikoskopik özelliklerini belirlemek için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bununla birlikte, bugüne kadar trikotillomanide trikoskopik bulguların özgüllüğü ve duyarlılığına ilişkin geniş ölçekli bir analiz yapılmamıştır (Kaczorowska ve ark., 2021).

            Trikotillomani şikâyeti bulunan yetişkin kişilerin yaklaşık %75'i saç yolma davranışlarının çoğunun "otomatik olarak" veya farkında olmadan (yani odaklanmadan çekme) gerçekleştiğini bildirmiştir. Kalan %25'i ise saçlarını çekerken kendilerini öncelikle saç çekmeye odaklanmış olarak tanımlamaktadır (Christenson ve MacKenzie, 1994). Bazı araştırmacılar, odaklanmış saç çekmeyi uygulayan trikotillomani rahatsızlığına sahip kişilerin daha “Obsesif Kompülsif Bozukluğu benzeri” olduklarını belirtmişlerdir. Ayrıca obsesif kompülsif bozukluk için etkili bulunan farmakolojik müdahalelere daha duyarlı olabileceklerini öne sürmüşlerdir (Christenson ve O'Sullivan, 1996). Bununla birlikte, odaklanmış ve odaklanmamış saç çekiciler arasındaki ayrım, bazı bireylerin her iki tür çekme davranışına da sahip olması durumu ile karmaşık hale gelebilir. Klinik olarak, her iki tip çekmeyi de uygulayan kişilerin, ilk olarak genellikle çekme dürtüsünü güçlendiren birkaç saçın odaklanmadan çekilmesi ve ardından odaklanmış çekmenin bunu izlediği gözlemlenmiştir. Bir bilişsel davranışçı terapi programına başlamadan önce her iki çekme davranışının değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü klinik müdahale stratejileri, odaklanmış veya odaklanmamış çekmenin birincil olup olmadığına bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir (Franklin ve Tolin, 2007).

            Büyük ölçekli, metodolojik olarak yeterli epidemiyolojik trikotillomani araştırmaları ne yetişkin ne de çocuk örneklerinde denenmemiştir. Bu nedenle bu sorunların gerçek yaşam boyu yaygınlığı belgelenmemiştir. Bununla birlikte, mevcut olan daha küçük ölçekli anket verileri, trikotillomaninin daha önce bildirilenden çok daha yaygın olduğunu göstermektedir (Adam ve Kashani, 1990). 218 yetişkin üzerinde yapılan toplum temelli bir yaygınlık çalışmasında, ankete katılanların %4'ü, belirti kriterlerini karşılaması gerekmese de trikotillomani ile uyumlu bir şekilde mevcut veya geçmişte saç yolma bildirmiştir (Graber ve Arndt, 1993). 

            Christenson ve arkadaşları (1991), bir üniversite örneğinde DSM-III-R (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1987) trikotillomani için %0,6'lık bir yaşam boyu yaygınlık oranı bildirmiştir. Bu örnekte saç çekmenin tam belirti kriterlerini karşılamadığı tahmin edildiğinde, yaygınlık oranları erkeklerde %1,5'e ve kadınlarda %3,4'e yükselmiştir. Bu tahminlerle tutarlı olarak, Rothbaum ve arkadaşları (1993), bir üniversite örneğinin %11'inin bir miktar saç yolma ve %2'sinin görünür saç kaybıyla birlikte çekme bildirdiğini saptamıştır. Ayrıca King ve arkadaşları (1995), 17 yaşındakiler arasında yaşam boyu saç yolma yaygınlığının %1 olduğunu tahmin etmiştir. Bununla birlikte, bu verilerin daha temsili epidemiyolojik araştırmalara genelleştirilmesi belirsizdir ve trikotillomani ile ilgili epidemiyolojik araştırmalara ihtiyaç vardır (Franklin ve Tolin, 2007).

            Trikotillomani, genellikle önemli duygusal, sosyal ve tıbbi problemlerle ilişkilidir. Kendi kendine saç çekmek için harcanan zamana ek olarak, birçok kişi ortaya çıkan büyük kel alanları gizlemek için önemli ölçüde zaman harcar (Swedo ve Leonard, 1992). Ayrıca bunun için suçluluk, utanç ve düşük benlik saygısı yaşarlar (Crocetto ve Worhunsky, 2003). Bu bozukluk aynı zamanda saç dökülmesinin maruz kalabileceği aktivitelerden kaçınmaya (örneğin yüzme), başkalarıyla doğrudan fiziksel temasa yol açabilecek aktivitelerden kaçınmaya (örneğin yakın ilişkiler, spor) ve daha aşırı durumlarda tam sosyal soyutlamaya yol açabilir (Winchel ve ark., 1992). Trikotillomani geliştiren çocuklar ve ergenler genellikle saç yolmanın görünümleri üzerindeki etkileri konusunda aşırı derecede bilinçli hale gelirler. Sonuç olarak bozukluk hakkında gizliliklerini korumak için birçok tipik çocukluk faaliyetinden kaçınmak amacıyla büyük çaba harcarlar. Bazen bu kaçınma stratejisi, gelecekteki etkinliklere katılmak için daha az davet almalarına neden olur. Bu durum da dışlanma veya soyutlanma duygularını artırır. Ayrıca yaşıtları, saçlarını istemsiz çektiklerine dair kanıtlar keşfettiklerinde, bu gençler genellikle sosyal ilişkileri açıkça etkileyen büyük bir utanç ve mahcubiyet duygusu yaşarlar. Ergenler, akran gruplarından gelen olumsuz geri bildirimlere karşı özellikle savunmasızdır ve trikotillomani gibi bir rahatsızlığı keşfetmek onlar için özellikle zor olabilir (Franklin ve Tolin, 2007).

            Trikotillomani şikayetine sahip bireyler genellikle saç çekmenin ağrılı olmadığını bildirmektedir (Christenson ve ark., 1991). Aslında, birçok durumda bunun iyi veya zevkli olduğunu bildirmişlerdir (Stanley ve ark., 1992). Son zamanlarda, yapılan bir araştırmada trikotillomaniden mustarip çocuk ve ergenlerde saç çekmenin nasıl bir his olduğu konusunda bir anket yapılmıştır. Katılımcıların, “İyi hissettiriyor” ve “Beni tatmin ediyor” ifadelerine “Acıtıyor” ifadelerinden önemli ölçüde daha fazla oy verdikleri görülmektedir. Ağrı duyarlılığındaki değişikliklerin, çekme davranışının pekiştirici kalitesini etkilemesi olasıdır (Meunier ve ark., 2005). Bilişsel bileşenler de en azından bir dereceye kadar trikotillomaninin tanımlanmasında rol oynar. Çünkü bilişler, davranışsal durumlar için ipuçları ve sonuçlar olarak hizmet verebilir. Bazı durumlarda, olumsuz değerlendirme korkusu gibi, alışkanlığın kendisi hakkındaki olumsuz bilişler de davranışın sürdürülmesinde rol oynayabilir. Çünkü bu bilişler artan olumsuz duygulara neden olur ve bu da çekme dürtülerini arttırabilir. Ek olarak, kişiler bazen, dürtülerle ilgili kendi deneyimlerinden, davranışa girişme dürtülerinin asla gitmeyeceğinden veya davranış gerçekleşene kadar güçleneceğinden endişe duyarlar. Davranışın (örneğin, "saç çekmek beni daha iyi hissettirecek") veya kolaylaştırıcı düşüncelerin (örneğin, "Sadece bir tane çekeceğim") olumlu etkilerine olan inançlar da çekme ataklarına işaret edebilir (Gluhoski, 1995).

            Müdahale sonuç verilerinin son bir meta-analizi (Bloch ve ark., 2007) ve mevcut trikotillomani uygulamalarına ilişkin bir anket, trikotillomani için birinci basamak müdahale olarak bilişsel davranışçı terapiyi desteklemektedir. En ampirik dikkati çeken bilişsel davranışçı terapi müdahalesi, alışkanlığı tersine çevirme eğitimidir. Alışkanlığı tersine çevirme eğitiminde, kişiye ilk önce çekme davranışlarının ve öncesindeki "uyarı işaretlerinin" (örneğin, dürtülerin) farkına varması öğretilir. Daha sonra, “uyarı işaretleri” veya çekme davranışları tespit edildiğinde, bireye fiziksel olarak uyumsuz bir “rekabet tepkisi” (örneğin, hafifçe sıkılmış yumruk) yapması anlatılır. Alışkanlıkları tersine çevirme farkındalık eğitimi bileşeni, trikotillomani şikâyeti olan çocuklar için özellikle önemli olabilir. Sebebi çocukların genellikle çekme davranışı konusunda sınırlı bir farkındalığa sahip olmasıdır. Bununla birlikte, küçük çocukların (örneğin 7 yaşından küçük) alışkanlığı tersine çevirmede öğretilen stratejileri kullanmaları zor olabilir. Çünkü dürtüleri tutarlı bir şekilde tanımlayamayabilir veya sözlü olarak ifade edemeyebilirler. Ek olarak, küçük çocuklar genellikle uzun vadeli hedeflere hizmet ederken özdenetim konusunda zorluk yaşarlar (Wetterneck ve Woods, 2007). İşlev temelli müdahaleler (örneğin, uyarıcı kontrol müdahaleleri), özellikle alışkanlığı tersine çevirme eğitimi için çok küçük olan çocuklar ve gençler için bilişsel davranışçı terapinin önemli bileşenleridir. Özetle, işlev temelli müdahaleler, çekme davranışını daha zahmetsiz veya daha az ödüllendirici hale getirmek için bireyin ortamını değiştirmeyi içerir. Bu müdahaleler, öncüllerin fonksiyonel değerlendirmesine, çekme ataklarına ve çekme davranışlarının sonuçlarına dayanarak geliştirilmiştir. Pediatrik trikotillomani için bilişsel davranışçı terapinin bir diğer önemli bileşeni, çocuğun çekmeyi bırakma ve müdahale önerilerini takip etme motivasyonunu arttırmak için tasarlanan özenle oluşturulmuş bir ödül programıdır (Snorrason ve ark., 2016).

Trikotillomaniye Dair Kitap/Belgesel Önerileri

Kaynakça

Adam, B. S. ve Kashani, J. H. (1990). Trichotillomania in children and adolescents: Review of the literature and case report. Child Psychiatry and Human Development, 20(3), 159–168. https://doi.org/10.1007/BF00710185

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5. Bs). American Psychiatric Publishing. https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596

American Psychiatric Association. (1987). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (3. Bs.). American Psychiatric Publishing.

Bloch, M. H., Landeros-Weisenberger, A., Dombrowski, P., Kelmendi, B., Wegner, R., Nudel, J., Pittenger, C., Leckman, C. F. ve Coric, V. (2007). Systematic review: pharmacological and behavioral treatment for trichotillomania. Biological psychiatry, 62(8), 839-846. https://doi.org/10.1016/j.biopsych.2007.05.019

Christenson, G. A. ve MacKenzie, T. B. (1994). Trichotillomania. M. Hersen ve R. T. Ammerman (Ed.), Handbook of prescriptive treatments for adults içinde (s. 217–235). Plenum.

Christenson, G. ve O'Sullivan, R. (1996). Trichotillomania: Rational treatment options. CNS Drugs, 6(1), 23–34. https://doi.org/10.2165/00023210-199606010-00003

Christenson, G. A., Pyle, R. L. ve Mitchell, J. E. (1991). Estimated lifetime prevalence of trichotillomania in college students. The Journal of Clinical Psychiatry, 52(10), 415–417.

Crocetto, J. S., Diefenbach, G. J., Tolin, D. F. ve Worhunsky, P. (2003). Trichotillomania and self-esteem. Paper presented at the Annual Meeting of the Association for Advancement of Behavior Therapy, Boston, MA.

Franklin, M. E. ve Tolin, D. F. (2007). Series in anxiety and related disorders. Treating trichotillomania: Cognitive-behavioral therapy for hairpulling and related problems. (D. F. Tolin, Ed.). Springer Science + Business Media. https://doi.org/10.1007/978-0-387-70883-6

Gluhoski, V. L. (1995). A cognitive approach for treating trichotillomania. Journal of Psychotherapy Practice & Research, 4(4), 277–285.

Graber, J. ve Arndt, W. B. (1993). Trichotillomania. Comprehensive psychiatry, 34(5), 340-346. https://doi.org/10.1016/0010-440x(93)90021-u

Jafferany, M. ve Patel, A. (2020). Trichopsychodermatology: the psychiatric and psychosocial aspects of hair disorders. Dermatologic therapy, 33(1).

Kaczorowska, A., Rudnicka, L., Stefanato, C. M., Waskiel-Burnat, A., Warszawik-Hendzel, O., Olszewska, M. ve Rakowska, A. (2021). Diagnostic Accuracy of Trichoscopy in Trichotillomania: A Systematic Review. Acta dermato-venereologica, 101(10). https://doi.org/10.2340/00015555-3859

King, R. A., Scahill, L., Vitulano, L. A., Schwab-Stone, M., Tercyak, K. P. ve Riddle, M. A. (1995). Childhood trichotillomania: Clinical phenomenology, comorbidity, and family genetics. Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry, 34(11), 1451–1459. https://doi.org/10.1097/00004583-199511000-00011

Meunier, S. A., Tolin, D. F., Diefenbach, G. J. ve Brady, R. E. (2005). Severity and course of hair pulling symptoms across the lifespan. In Annual meeting of the association for behavioral and cognitive therapies, Washington, DC.

Rothbaum, B. O., Shaw, L., Morris, R. ve Ninan, P. T. (1993). Prevalence of trichotillomania in a college freshman population. Journal of Clinical Psychiatry, 54, 72–73.

Rudnicka, L., Olszewska, M. ve Rakowska, A. (Ed.). (2012). Atlas of trichoscopy: dermoscopy in hair and scalp disease. Springer Science & Business Media.

Rudnicka, L., Olszewska, M., Rakowska, A., Kowalska-Oledzka, E. ve Slowinska, M. (2008). Trichoscopy: a new method for diagnosing hair loss. Journal of drugs in dermatology, 7(7), 651-654.

Rudnika, L., Olzewska, M. ve Slowinska, M. (2011). Trichoscopy update. J Dermatol Case Rep, 4, 82-8. https://doi.org/10.3315/jdcr.2011.1083

Snorrason, I., Walther, M. R., Elkin, T. D. ve Woods, D. W. (2016). Treating Trichotillomania (Hair‐Pulling Disorder) in a Child. Journal of clinical psychology, 72(11), 1200-1208. https://doi.org/10.1002/jclp.22399

Stanley, M. A., Swann, A. C., Bowers, T. C., Davis, M. L. ve Taylor, D. J. (1992). A comparison of clinical features in trichotillomania and obsessive-compulsive disorder. Behaviour Research and Therapy, 30(1), 39–44. https://doi.org/10.1016/0005-7967(92)90094-W

Swedo, S. E. ve Leonard, H. L. (1992). Trichotillomania: An obsessive compulsive spectrum disorder? Psychiatric Clinics of North America, 15(4), 777–790. https://doi.org/10.1016/S0193-953X(18)30208-9

Wetterneck, C. T. ve Woods, D. W. (2007). A contemporary behavior analytic model of trichotillomania. D. W. Woods ve J. W. Kanter (Ed.), Understanding behavior disorders. A contemporary behavioral perspective içinde (s. 157–180). Context Press.

Winchel, R. M., Jones, J. S., Molcho, A., Parsons, B., Stanley, B. ve Stanley, M. (1992). The Psychiatric Institute Trichotillomania Scale . Psychopharmacology Bulletin, 28, 463–476.

Woods, D. W., Flessner, C. A., Franklin, M. E., Keuthen, N. J., Goodwin, R. D., Stein, D. J. ve Walther, M. R. (2006). The Trichotillomania Impact Project (TIP): exploring phenomenology, functional impairment, and treatment utilization. Journal of Clinical Psychiatry, 67(12), 1877. https://doi.org/10.4088/jcp.v67n1207