Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Ergenlerde Öfke Yönetimi

Ergenlerde Öfke Yönetimi

Ergenlik döneminde biyolojik, psikolojik ve sosyal alanlarda belirgin gelişimsel değişiklikler meydana gelir (Blakemore ve Mills, 2014). Dönemsel hızlı değişimler ve bu değişimlere uyum sağlama çabaları ergenleri farklı sorun alanları ile karşı karşıya bırakmaktadır. Ergenlik döneminde kişiler, bağımsızlık, kimlik duygusu ve sosyal üretkenlik kazanma çabalarının yanı sıra sosyal zorluklarla da uğraşır (Cicchetti ve Rogosch, 2002). Ergenlik döneminde psikolojik gelişimin “bilişsel ve kimlik gelişimi” üzerine odaklandığı göz önüne alındığında (Derman, 2008), ergenlik dönemi doğru davranışları öğrenmek ve sürdürmek için uygun bir dönem olarak kabul edilmektedir. Ve ergenler öfke kontrolü müdahalelerinde çoğunlukla çalışma grubu olarak tercih edilmektedir (Candelaria ve ark., 2012). Araştırmalar, içsel öfke, dışsal öfke ifadesi ve öfke kontrolünü deneyimleme eğiliminin, gençler ile yetişkinlerde birçok olumsuz fizyolojik, davranışsal, duygusal ve kişilerarası sonuçlarla ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Yaşamın sorunlarıyla yeterli düzeyde başa çıkma düzeyine sahip olmak, ergenlerin gelecekte uyumlu ve sağlıklı yetişkinler olmalarına yardımcı olmaktadır. 

Öfke, strese ve düşmanlığa tepki olarak normal bir insan duygusudur. Genellikle artan kan basıncı, kalp atışı, ter ve kan şekeri gibi istemsiz tepkilerle ilişkilidir. Duygu, hayal kırıklığı, yaralanmalar, aşağılamalar veya adaletsizlikler gibi çeşitli gerçek veya hayali koşullar tarafından kışkırtılır (Khani, 2015). Öfke uyarımı genellikle saldırgan davranışlarla temsil edilen (Novaco ve ark., 2005) ve insan ilişkilerini etkileyebilen duygusal rahatsızlığa karşı uyarlanabilir bir tepki olarak bilinir. Aslında saldırgan davranışlardan önce gözlemlenen bir duygudur. Araştırmalar, öfke düzeyi yüksek bireylerin sözel ve fiziksel saldırganlığa karıştığını göstermiştir (Kassinove, 1995). Bu, aile üyelerine ve diğer bireylere yönelik saldırgan davranışlara yol açabilir (DiGiuseppe ve Tafrate, 2003). Nooripour ve arkadaşlarının (2016) yaptığı bir çalışmada saldırganlığın yaygınlığı %5 ila %20 olarak bildirilmiştir. 

Öfke fizyolojik, bilişsel ve davranışsal yönü olan çok boyutlu bir kavramdır (Mani ve ark., 2018). Çok boyutlu olduğu için öfke müdahalelerinde hedefledikleri boyuta göre farklı teknikler kullanılmakla birlikte en sık kullanılan bilişsel davranışçı tekniklerdir (Candelaria ve ark., 2012). Bilişsel davranışçı terapi, çok sayıda zihinsel bozukluğa müdahale etmek için kullanılan bir yöntemdir. Temel olarak kişilerin sevgisini, davranışlarını ve inançlarını yeniden yapılandırmasını etkileyen yanlış, olumsuz ve mantıksız inançları tanımaya odaklanır (Shafiabadi ve Naseri, 2007). Kendall'ın (1993) ergenlere yönelik bilişsel davranışçı yöntemleri; modelleme, bilişsel başa çıkma becerileri oluşturma, davranış değişikliği için bir ödül kullanma, uygun davranışın provası, duygusal eğitim ve eğitim görevleri şeklindedir. Sukhodolsky ve arkadaşları (2004), meta-analitik çalışmalarında ergenler için terapötik amaç ve prosedürleri dikkate alarak dört grup “bilişsel davranışçı yaklaşım” belirlemiştir bunlar şu şekildedir: Beceri geliştirme (%15,7), duygusal eğitim (%15,7), problem çözme (%27,5) ve eklektik veya çok boyutlu müdahale (öfkenin birden fazla veya daha fazla bileşenini içeren çalışmaları içeren müdahale) (%41,2).

Ergenlerin işlevsel olmayan öfke ifadeleri ve problem davranışları ile ilgili faktörler arasında kişisel, ailevi ve sosyal faktörler yer almaktadır. Kişisel faktörler arasında öz kontrol, kişilik, narsisizm, mantıksız inançlar, kişilerarası eğilim, öfke düzeyi, bilişsel özellikler vb. yer alır (Lim, 2017). Aile faktörleri arasında ebeveynlik tarzı, ebeveynler arasındaki çatışmalar vb. (Aunola ve Nurmi, 2005) ve sosyal faktörler arasında suçlu arkadaşlarla temas ve okula uyumsuzluk (Kim ve ark., 2005) yer alır. Kişilik yalnızca doğuştan gelen kalıtsal bir eğilim olmayıp çevresel etkilerle etkileşime girdiğinden, kişilik ile öfke ifadeleri arasında güçlü bir ilişki vardır. Mizaç, ergen inşasında önemli bir rol oynar. Boylamsal bir çalışma, çocukların duygusallık ve düzenlemelerindeki mizaç veya kişilik farklılıklarının aslında sosyal yeteneklerinde ve yaşamın sonraki dönemlerinde uyumlarında farklılıklara yol açtığını göstermiştir (Eisenberg ve ark., 2002).

İdeal olarak okul, bilgi edinmek ve öğrencilerin olumlu karakter gelişimini şekillendirmek için bulunan bir yerdir. Okulda yetiştirilmesi gereken karakterlerden biri de öfkeyle baş edebilme becerisidir. Safaria ve Saputra (2009), öğrencilerin öfkeleriyle baş edememelerinin suçluluk duygusuna ve diğerleriyle uyumsuz ilişkilere yol açacağını belirtmektedir. Ayrıca öğrencilerin zihinsel durumunun kötüleşmesine neden olabilir. Campano ve Munakata (2004), öğrencilerin okuldaki öfkelerinin etkilerinin düşük akademik puanlar, akranlar tarafından reddedilme ve psikosomatik belirtinin ortaya çıkması olduğunu öne sürmektedir. Öğrencilerin kontrol edilemeyen öfkeleri ve öğrenmeye elverişli olmayan bir ortam nedeniyle okulda şiddet orantılı olarak artmaktadır. Bir okul, kapsamlı öğrenme programları yönetmelidir. Bu eğitim kurumu sadece bilgi aktarımına odaklanmakla kalmaz. Aynı zamanda öğrencilerin akademik başarılarını artırmak için diğer becerileri öğrenmeleri, gelecekteki kariyerleri için kişisel potansiyellerini ve sosyal becerilerini geliştirmeleri için fırsatlar sunar. Bu fırsatları yaratmak için bir okul, hedeflenen amaçlara ulaşmak için ilgili tarafların tüm çabalarını planlamayı, organize etmeyi, yönlendirmeyi ve kontrol etmeyi kapsayan kapsamlı bir yönetim gerektirir (Campano ve Munakata, 2004).

Deković ve arkadaşları (2004) nitelikli ebeveyn-ergen ilişkilerinin ergen için duygularını yönetmede çok yardımcı olduğunu incelemiştir. Bazen ergenlerde öfke, aileden bağımsızlık kazanarak özerkliklerinin sağlanması ile ilgili gelişimsel süreçle ilgilidir. Ebeveynler, genç çocuklarını tüm yaşam deneyimlerine olumlu yanıt vermeleri için rahatlatabilir ve yardımcı olabilir. Bu tür ilişkiler hem ebeveynlerden hem de ergenlerden samimiyet ve dürüstlük gerektirir (Keer ve Statin, 2000). Samimi ve dürüst iletişim, ergenleri günlük aktivitelerde duygu ve düşüncelerini paylaşmaya teşvik edecektir. Bu nedenle, ebeveynler ergen olan bireyleri uygun şekilde yönetmeleri ve ifade etmeleri için yönlendirebilirler. Sosyal bir ilişkide akranlar ergenler için çok önemlidir (Santrock, 2007). Akran baskısı olumlu (bir çalışma grubuna katılma baskısı gibi) veya olumsuz (davranma veya zorbalık gibi) olabilir. Baskıya sahip olmayan ilişkiler, lise öğrencilerinin öfkeyle olumlu bir şekilde başa çıkmalarını kolaylaştıracaktır (Kim ve ark., 2009). Ergenliğin özelliklerinden biri de bazılarının ilgi ve övgüden hoşlanmasıdır. Bu yüzden güçlerini ve etkilerini göstermek için genellikle zorbalık gibi aşırı önlemlere başvururlar. Bu sürekli yapıldığında ergenler narsist kişilik geliştireceklerdir. Barry ve Malkin (2010), narsist kişiliğe sahip bir bireyin daha saldırgan, anti-sosyal ve çabuk sinirlenebileceğini belirtmişlerdir.

Milner ve Khoza (2008) okul ortamının, okulun kendisini diğer okullardan ayıran özelliğini ifade ettiğini ileri sürmüşlerdir. Okul, saygıyı, güveni ve dürüstlüğü besleyen, aynı zamanda okul yönetiminin öğretmenleri ve öğrencilerinin birbirleriyle yapıcı ve iş birliği içinde etkileşim kurmaları için bir fırsat sağlayan bir yer olmalıdır. Gürültülü okul ortamı, öğretmenler ile okul yöneticileri arasındaki uyumsuz ilişkiler ve okul müdürlerine karşı güvensizlik genellikle öğrenci öfkesinin artmasına neden olur (Wilson, 2004). Yukarıdaki kavram, Hernawati'nin araştırmasında (2017) buldukları ile uyumludur. Okuldaki öğrenci öfkesinin, ebeveynler ve ergen çocukları arasındaki ilişkinin kalitesinden, akran grubu baskısından, narsist kişilikten ve okul ortamından etkilendiğine dikkat çekmiştir.

Kaynakça

Aunola, K. ve Nurmi, J. E. (2005). The role of parenting styles in children’s problem behavior. Child Development, 76(6), 1144-1159.  https://doi.org/10.1111/j.1467-8624.2005.00840.x-i1

Barry, C. T. ve Malkin, M. L. (2010). The relation between adolescent narcissism and internalizing problems depends on the conceptualization of narcissism. Journal of Research in Personality, 44(6), 684–690. https://doi.org/10.1016/j.jrp.2010.09.001

Blakemore, S. J. ve Mills, K. L. (2014). Is adolescence a sensitive period for sociocultural processing? Annual Review of Psychology, 65, 187– 207. https://doi.org/10.1146/annurev-psych-010213-115202

Candelaria, A. M., Fedewa, A. L. ve Ahn, S. (2012). The effects of anger management on children’s social and emotional outcomes: A meta-analysis. School Psychology International, 33(6), 596–614. https://doi.org/10.1177/0143034312454360

Campano, J. P. ve Munakata, T. (2004). Anger and aggression among filipino students. Adolescence, 39(156), 757–764.

Cicchetti, D. ve Rogosch, F. A. (2002). A developmental psychopathology perspective on adolescence. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 70(1), 6–20. https://doi.org/10.1037/0022-006X.70.1.6

Deković, M., Wissink, I. B. ve Meijer, A. M. (2004). The role of family and peer relations in adolescent antisocial behaviour: Comparison of four ethnic groups. Journal of Adolescence, 27(5), 497–514. https://doi.org/10.1016/j.adolescence.2004.06.010

Derman, O. (2008). Psychosocial development in adolescents. Adolescent Health II Symposium Series, 63, 19– 21.

DiGiuseppe, R. ve Tafrate, R. C. (2003). Anger treatment for adults: a meta-analytic review. Clinical Psychology Science Practice, 10(1), 70–84. https://doi.org/10.1093/clipsy.10.1.70

Eisenberg, N., Fabes, R. A., Guthrie, I. K. ve Reiser, M. (2002). The role of emotionality and regulation in children's social competence and adjustment. In L. Pulkkinen ve A. Caspi (Ed.), Paths to successful development: Personality in the life course (s. 46–70). Cambridge University Press. https://doi.org/10.1017/CBO9780511489761.003

Hernawati, L. (2017). Enhancing Indonesian high school students’ understanding on anger management. International Journal of Economic Perspectives, 11(1), 1632-1638.

Kassinove, H. (1995). Definition, diagnosis, and treatment. Anger disorders içinde (s. 109). Taylor & Francis.

Kendall, P. C. (1993). Cognitive-behavioral therapies with youth: Guiding theory, current status, and emerging developments. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 61(2), 235–247. https://doi.org/10.1037/0022-006X.61.2.235

Kerr, M. ve Statin, H. (2000). What parent know, how they know ıt, and several forms of adolescent adjustment. Journal of Developmental Psychology, 36(3), 366-380. https://doi.org/10.1037/0012-1649.36.3.366

Khani, A. (2015). Efficacy of the cognitive behavior therapy in reduction of the anger and rumination in Ardabil’s prisoners. Rooyesh-eRavanshenasi Journal, 3, 73-90. 

Khoza, M. D. (2008). A Comparison of teacher stress and school climate across school with different matric success rates. South African Journal of Education, 28(2), 155-174. https://doi.org/10.15700/saje.v28n2a38

Kim, J. E., Hetherington, E. M. ve Reiss, D. (2009). Associations among family relationship, antisocial peers, and adolescent’s externaling behavior: Gender and family type differences. Journal of Child Development, 70(5), 1209-1230. https://doi.org/10.1111/1467-8624.00088

Kim, T. H., Lee, S. M., Yu, K., Lee, S. ve Puig, A. (2005). Hope and the meaning of life as influences on Korean adolescents’ resilience: Implications for counselors. Asia Pacific Education Review, 6(1), 143-152. https://doi.org/10.1007/BF03026782

Lim, J. (2017). Comparison of anger expression style and cognitive characteristics among male adolescent game users depending on the level of game addiction and engagement. Journal of Digital Convergence, 15(10), 339-348. https://doi.org/10.14400/JDC.2017.15.10.339

Mani, T. A., Sharma, M. K., Omkar, S. N. ve Nagendra, H. R. (2018). Holistic assessment of anger in adolescents–development of a rating scale. Journal of Ayurveda and Integrative Medicine, 9(3), 195–200. https://doi.org/10.1016/j.jaim.2017.04.012

Milner, K. ve Khoza, H. (2008). A comparison of teacher stress and school climate across schools with different matric success rates. South African Journal of Education, 28, 155-173. https://doi.org/10.15700/SAJE.V28N2A38

Nooripour, R., Afrooz, G. A., Rahmani, S., Hosseinian, S., Tavalaei, S. A. ve Alikhan, M. (2016). Effectiveness of psychodrama on aggression of female addicts with bipolar personality. Journal of Addiction Prevention, 4(1).

Novaco, R. W., Ramm, M. ve Black, L. (2005). Anger Treatment With Offenders. The essential handbook of offender assessment and treatment içinde (s.129). Wiley.

Safaria, T. ve Saputra, N. E. (2009). Emotion Management. A Smart Guide How to Manage Positive Emotion in Your Life içinde. Bumi Aksara.

Santrock, J. W. (2007). Adolescence içinde. Erlangga

Shafiabadi, A. ve Naseri, G. R. (2007). Theories of counseling and psychotherapy. Tehran: Center for Academic Publication, 115–134.

Sukhodolsky, D. G., Kassinove, H. ve Gorman, B. S. (2004). Cognitive-behavioral therapy for anger in children and adolescents: A meta-analysis. Aggression and Violent Behavior, 9(3), 247–269. https://doi.org/10.1016/j.avb.2003.08.005

Wilson, (2004). The interface of school climate and school connectedness and relationships with aggression and victimization. Journal of School Health, 74(7), 293-299. https://doi.org/10.1111/j.1746-1561.2004.tb08286.x.