Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Sen, Ben, Biz Dili

Sen, Ben, Biz Dili

Kelime kullanımı; kişilik, sosyal medyada kendini temsil etme, sosyal hiyerarşi, yalan veya doğru söyleme, skolastik performans, düşünme stilleri, bilişsel süreçler ve depresyon gibi duygusal problemler ile çeşitli psikolojik fenomenlerin bir göstergesi olarak incelenmiştir (Kacewicz ve ark., 2014). İnsanların birbirleriyle nasıl konuştukları, ilişkilerinin doğasını ve kalitesini açıkça yansıtır. Daha az belirgin olan ise, başarılı iletişim ve ilişki sağlığı için hangi değişkenlerin önemli olduğudur. Campbell ve Pennebaker’ın (2003) çalışmasının önderlik ettiği sosyal psikologlar, bireylerin günlüklerindeki ve sosyal medyadaki yazılarının farklı türdeki kelimelerin göreli sıklığının, bireylerin fiziksel sağlıklarındaki gelişmeleri ve psikolojik adaptasyonlarının önemli özelliklerini öngörebildiğini göstermiştir. Zamirler, bir söylemin merkezinde yer alan varlıkları kurmak ve sürdürmek için önemli bir araç sağlar (Gordon ve ark., 1993). Bu varlıklar insan olduğunda zamirler, sosyal statülerinin yanı sıra tartışmadaki merkezilikleri belirtmek için güçlü bir yol olabilmektedir (Brown ve Levinson, 1987).

Kişiler arası çatışma sırasında, ilk iletişim tarzı tartışmanın geri kalanı için zemin hazırlayabilir (Drake ve Donohue, 1996). Karşılıklık normu olarak adlandırılan psikolojik bir ilke, sosyal etkileşim sırasında kişinin partnerinin davranış ve iletişim tarzına uymaya yönelik temel bir insan eğilimini tanımlar (Park ve Antonioni, 2007). Çatışma sırasında, düşmanca bir yaklaşım tipik olarak diğer kişiden karşılık olarak düşmanlık üretir ve potansiyel olarak olumsuz bir aşağı doğru sarmal yaratır (Wiebe ve Zhang, 2017). Akademik ve popüler araştırmalarda, düşmanlık algılarını en aza indirmek için belirli iletişim taktikleri hakkında bilgilerin bol olmasının ana sebeplerinden biri budur (Howieson ve Priddis, 2015). Yapılan bir araştırmada teorisyenler, çatışma sırasında düşmanlığı en aza indirmek için faydalı taktikler olarak önerdikleri dil stilinin iki özel yönünü değerlendirmişlerdir; sen dili yerine ben dilinin kullanılması ve iletişimded bakış açısı (Hargie, 2011).

İletişimde Bakış Açısı

İletişimde bakış açısı, genel manada kişinin kendi bakış açısını açıkça ileten ve/veya diğer kişinin bakış açısını anladığını ileten dil olarak tanımlanır. Çatışma sırasında karşı tarafın bakış açısının dikkate alınmasının faydalı olacağı yaygın olarak kabul edilmektedir (Kidder, 2017). Bakış açılarının anlaşılması, bireylerin karşılıklı olarak faydalı bir çözüme ulaşmaları için uzlaşmaya istekli olduğu daha bütünleştirici bir yaklaşımı kolaylaştırır (Todd ve Galinsky, 2014). Bu nedenle, uyuşmazlık çözümünde arabulucu olan kimse, her iki tarafı da farklı bakış açılarını kullanmaya teşvik etmeye çalışmalıdır (Ingerson ve ark., 2015). Farklı bakış açıları kullanmak içsel bir bilişsel süreçtir. Bu nedenle iletişim yoluyla gözlemlenebilir halde bulunmadığından karşı taraf tarafından kolayca anlaşılamayacağını düşünmek önemlidir (Kellas ve ark, 2013). Kellas ve arkadaşları buna iletişimsel bakış açısı alma olarak atıfta bulunur. Evli çiftlerin tipik olarak anlaşmayı, ilişkilerine olan ilgili katkıları ile olumlu tonlamaları partnerlerinin bakış açılarını anlamalarının kanıtı olarak algıladıklarını bildirir. Farklı bakış açılarını anlamak için daha doğrudan bir strateji, diğer tarafın bakış açısını başka kelimelerle ifade etmektir (Kidder, 2017). Örneğin, 'Bu konuda iyi hissetmiyorum çünkü adil bir anlaşma aldığımı hissetmiyorum'. Kendi bakış açısını gösterme, bakış açısını sunan kişiye 'duyulduğunu hissetmelerine' yardımcı olmak için faydalı olabilir (Bruneau ve Saxe, 2012) ve ayrıca diğer tarafın daha büyük bir karşılıklı anlayış duygusunu teşvik eden bakış açısı alma sürecine girmesine yardımcı olabilir (Ames, 2008).

İletişim esnasında oldukça yararı olan başka bir yöntem ise ‘ben’ dilinin, ‘sen’ diline nazaran daha çok kullanılmasıdır. Örneğin 'değişmen gerekiyor' cümlesi yerine 'bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşünüyorum' cümlesini kullanmanın çatışma esnasında daha faydalı olduğu görülmektedir (Hargie, 2011). Daha yüksek oranda ben dili ve daha düşük oranda sen dilinin daha iyi problem çözme ve daha yüksek evlilik doyumu ile ilişkili olduğunu bildirmiştir (Rogers ve ark., 2018). 

Kubany ve arkadaşları (1995), ben, biz /sen dilinin etkisini doğrudan değerlendirmek için katılımcıların yanıt puanlarını inceleyerek deneysel bir yaklaşım benimsemiştir. Araştırmalarında, ben ifadeleri (örneğin "üzüldüm") ve sen ifadeleri (örneğin "beni üzdün") kullanarak duyguların iletişimine odaklanmıştır. Bir dizi çalışmada, ben dilinin alıcıda şefkat ve işbirlikçi davranış eğilimlerini uyandırma olasılığının daha yüksek olduğunu bulmuşlardır (Kubany ve ark., 1995). Bireyler genellikle sen dilini suçlayıcı ve düşmanca algılamaktadırlar (Hargie, 2011). Ben dilinin sen dili üzerindeki yararı, karşıdaki kişinin kendi bakış açısından iletişim kurulduğunu hissetmesi ve dolayısıyla müzakereye açık olduğunu iletmesidir (Burr, 1990). Somutlaştırılmış biliş çalışma alanından yapılan araştırmalar, sen dilini kullanan metin anlatılarının, ben diline kıyasla okuyucuda daha fazla öz-gönderimsel işlemeyi (kişinin kendisiyle ilgili bilgilerin işlenmesi) teşvik ettiğini öne süren bulgular ortaya çıkarmışlardır (Beveridge ve Pickering, 2013). Bu çalışmalar doğrudan karşılıklı çatışmayı araştırmasa da sen dilinin daha fazla öz-gönderimsel işlemeyi teşvik ettiği sonucu bireylerde çatışma konusu için önemli bir bulgudur. Çatışma sırasında ideal senaryo, her iki tarafın da karşılıklı olarak yararlı bir çözüm arayışını kolaylaştırmak için birbirlerinin bakış açılarını anlayarak iletişime geçmeleridir. Bu nedenle sen dili, iletişim sırasında bakış açısını anlamayı zorlaştırabilecek olan içe odaklanmayı teşvik etme potansiyeline sahiptir (Rogers ve ark., 2018).

Romantik İlişkilerde Sen-Ben/Biz Dili

Romantik ilişkilerle ilgili olarak, kelime kullanımı sadece insanların kendileri ve ilişkileri hakkında nasıl düşündüklerinin bir göstergesi değil (Simmons ve ark., 2005) aynı zamanda çiftlerin ilişkilerini, birbirleriyle olan etkileşimlerini ve birlikteyken durumları nasıl algıladıklarını da göstermektedir (Blackburn ve ark., 2014). Sağlıklı ilişkiler içinde olan bireyler, romantik ilişkilerini iki ayrı bireyden ziyade bir bütün olarak düşünme eğilimindedirler (Sullivan ve Baucom, 2005).  Spesifik olarak, etkileşimlerinde daha fazla ‘biz’ kelimesi kullanan ikililerin, başkaları tarafından daha az ‘biz’ kelimesi kullananlara göre daha yakın ilişkiler içinde olarak algılanmaktadır (Fitzsimons ve Kay, 2004). Daha fazla ‘biz’ kelimeleri kullanan aile üyeleri (eşler dahil) daha az eleştirel ve olumsuzdurlar (Simmons ve ark., 2008) Benzer şekilde, daha fazla ‘biz’ kelimeleri kullanan çiftlerin, sigarayı bırakma gibi olumlu sağlık davranışlarında bulunma ve sürdürme olasılıkları daha yüksektir (Rohrbaugh ve ark., 2012). Kendilerine daha fazla atıfta bulunan (örneğin, ben) ve diğerlerine daha az atıfta bulunan (örneğin, sen) zamirleri kullanan çiftler, bu zamirleri tersi şekilde daha fazla kullanan çiftlerden daha mutlu olduklarını bildirmektedir (Sillars ve ark., 1997). Simmons ve arkadaşlarının (2005) bir problem çözme tartışması sırasında zamir kullanımı araştırmasının sonucunda, daha fazla ‘sen’ zamiri kullanan çiftlerin konuşmalarında olumsuz olma olasılığının daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Yakın zamanda yapılan bir araştırma hem psikolojik hem de fiziksel sağlık sonuçlarının, çift etkileşimleri sırasında birinci çoğul tekil şahıs (Ben/Biz) kelime kullanımına oranı ile ilişkili olduğunu göstermiştir (Robbins ve ark., 2013). Boals ve Klein (2005), insanların ayrılık sonrası ilişkileri hakkında yazarken, ayrılık öncesi hakkında yazdıklarına kıyasla, birinci tekil şahıs zamirlerini daha fazla kullandıklarını bulmuştur. Schweinle ve arkadaşları (2010), hem birinci tekil şahıs (sen) hem de çoğul zamir kullanımı ile erkeklerin eşlerine karşı saldırgan davranışları arasında pozitif bir ilişki olduğunu bildirmiştir; bunun kocaların eşlerini manipüle etme girişimlerinin göstergesi olabileceğini öne sürmüşlerdir. Davranışsal çift terapilerinin ortak bir bileşeni olan iletişim eğitiminde çiftlere, sorunları partnerleriyle tartışırken partnerlerine yöneltilen “sen ifadeleri” yerine sıklıkla “ben ifadelerini” kullanmaları anlatılmaktadır (Jacobson ve Christensen 1998).

Kaynakça

Ames, D. R. (2008). In search of the right touch: Interpersonal assertiveness in organizational life. Current Directions in Psychological Science, 17(6), 381–385. https://doi.org/10.1111/j.1467-8721.2008.00610.x

Beveridge, M. E. L. ve Pickering, M. J. (2013). Perspective taking in language: Integrating the spatial and action domains. Frontiers in Human Neuroscience, 7, Article 577. https://doi.org/10.3389/fnhum.2013.00577

Blackburn, K., Brody, N. ve LeFebvre, L. (2014). The I’s, we’s, and she/he’s of breakups: Public and private pronoun usage in relationship dissolution accounts. Journal of Language and Social Psychology, 33(2), 202–213. https://doi.org/10.1177/0261927X13516865

Boals, A. ve Klein, K. (2005). Word Use in Emotional Narratives about Failed Romantic Relationships and Subsequent Mental Health. Journal of Language and Social Psychology, 24(3), 252–268. https://doi.org/10.1177/0261927X05278386

Brown, P. ve Levinson, S. C. (1987). Politeness: Some universals in language usage. Cambridge university press.

Bruneau, E. G. ve Saxe, R. (2012). The power of being heard: The benefits of ‘perspective-giving’in the context of intergroup conflict. Journal of experimental social psychology, 48(4), 855-866. https://doi.org/10.1016/j.jesp.2012.02.017

Burr, W. R. (1990). Beyond I-statements in family communication. Family Relations: An Interdisciplinary Journal of Applied Family Studies, 39(3), 266–273. https://doi.org/10.2307/584870

Campbell, R. S. ve Pennebaker, J. W. (2003). The secret life of pronouns: Flexibility in writing style and physical health. Psychological science, 14(1), 60-65. https://doi.org/10.1111/1467-9280.01419

Drake, L. E. ve Donohue W. A. (1996). Communicative framing theory in conflict resolution. Communication Research, 23(3), 297-322. https://doi.org/10.1177/009365096023003003

Fitzsimons, G. M. ve Kay, A. C. (2004). Language and interpersonal cognition: Causal effects of variations in pronoun usage on perceptions of closeness. Personality and Social Psychology Bulletin, 30(5), 547-557. https://doi.org/10.1177/0146167203262852

Gordon, P. C., Grosz, B. J. ve Gilliom, L. A. (1993). Pronouns, names, and the centering of attention in discourse. Cognitive Science, 17(3), 311–347. https://doi.org/10.1207/s15516709cog1703_1

Hargie, O. (2011). Skilled interpersonal communication: Research, theory and practice. Routledge.

Howieson, J. ve Priddis, L. (2015). A mentalizing‐based approach to family mediation: Harnessing our fundamental capacity to resolve conflict and building an evidence‐based practice for the field. Family Court Review, 53(1), 79-95. https://doi.org/10.1111/fcre.12132

Ingerson, M. C., DeTienne, K. B. ve Liljenquist, K. A. (2015). Beyond instrumentalism: A relational approach to negotiation. Negotiation Journal, 31(1), 31-46. https://doi.org/10.1111/nejo.12078

Jacobson, N. S. ve Christensen, A. (1998). Acceptance and change in couple therapy: A therapist's guide to transforming relationships. WW Norton.

Kacewicz, E., Pennebaker, J. W., Davis, M., Jeon, M. ve Graesser, A. C. (2014). Pronoun use reflects standings in social hierarchies. Journal of Language and Social Psychology, 33(2), 125–143. https://doi.org/10.1177/0261927X13502654

Kellas, J. K., Willer, E. K. ve Trees, A. R. (2013). Communicated perspective-taking during stories of marital stress: Spouses' perceptions of one another's perspective-taking behaviors. Southern Communication Journal, 78(4), 326–351. https://doi.org/10.1080/1041794X.2013.815264

Kidder, D. L. (2017). BABO negotiating: Enhancing students’ perspective‐taking skills. Negotiation Journal, 33(3), 255–267. https://doi.org/10.1111/nejo.12185

Kubany, E. S., Bauer, G. B., Pangilinan, M. E., Muraoka, M. Y. ve Enriquez, V. G. (1995). Impact of labeled anger and blame in intimate relationships: Cross-cultural extension of findings. Journal of Cross-Cultural Psychology, 26(1), 65–83. https://doi.org/10.1177/0022022195261005

Park, H. ve Antonioni, D. (2007). Personality, reciprocity, and strength of conflict resolution strategy. Journal of Research in Personality, 41(1), 110–125. https://doi.org/10.1016/j.jrp.2006.03.003

Schweinle, W., Ickes, W., Rollings, K. ve Jacquot, C. (2010). Maritally aggressive men: Angry, egocentric, impulsive, and/or biased. Journal of Language and Social Psychology, 29(4), 399–424. https://doi.org/10.1177/0261927X10377988

Sillars, A., Shellen, W., McIntosh, A. ve Pomegranate, M. (1997). Relational characteristics of language: Elaboration and differentiation in marital conversations. Western Journal of Communication, 61(4), 403–422. https://doi.org/10.1080/10570319709374587

Simmons, R. A., Chambless, D. L. ve Gordon, P. C. (2008). How do hostile and emotionally overinvolved relatives view relationships? What relatives' pronoun use tells us. Family Process, 47(3), 405–419. https://doi.org/10.1111/j.1545-5300.2008.00261.x

Simmons, R. A., Gordon, P. C. ve Chambless, D. L. (2005). Pronouns in marital interaction: What do "you" and "I" say about marital health? Psychological Science, 16(12), 932–936. https://doi.org/10.1111/j.1467-9280.2005.01639.x

Sullivan, L. J. ve Baucom, D. H. (2005). Observational Coding of Relationship-Schematic Processing. Journal of Marital and Family Therapy, 31(1), 31–43. https://doi.org/10.1111/j.1752-0606.2005.tb01541.x

Robbins, M. L., Mehl, M. R., Smith, H. L. ve Weihs, K. L. (2013). Linguistic indicators of patient, couple, and family adjustment following breast cancer. Psycho-Oncology, 22(7), 1501–1508. https://doi.org/10.1002/pon.3161

Rogers, S. L., Howieson, J. ve Neame, C. (2018). I understand you feel that way, but I feel this way: The benefits of I-language and communicating perspective during conflict. PeerJ, 6https://doi.org/10.7717/peerj.4831

Rohrbaugh, M. J., Shoham, V., Skoyen, J. A., Jensen, M. ve Mehl, M. R. (2012). We‐talk, communal coping, and cessation success in a couple‐focused intervention for health‐compromised smokers. Family process, 51(1), 107-121.https://doi.org/10.1111/j.1545-5300.2012.01388.x

Todd, A. R. ve Galinsky, A. D. (2014). Perspective‐taking as a strategy for improving intergroup relations: Evidence, mechanisms, and qualifications. Social and Personality Psychology Compass, 8(7), 374-387. https://doi.org/10.1111/spc3.12116

Wiebe, W. T. ve Zhang, Y. B. (2017). Conflict initiating factors and management styles in family and nonfamily intergenerational relationships: young adults’ retrospective written accounts. Journal of Language and Social Psychology, 36(3), 368-379. https://doi.org/10.1177/0261927x16660829