Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Histriyonik Kişilik Bozukluğuna Dair Öneri Kitap/Film İncelemeleri

Histriyonik Kişilik Bozukluğuna Dair Öneri Kitap İncelemeleri

Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Orhan Öztürk

Ruh sağlığını genel perspektiften ele alan kitap histriyonik kişilik bozukluğuna da yer vermektedir. Bu bozukluğa ayrılan bölümde histriyonik kişilerin diğer kişilere kıyasla daha çabuk arkadaş bağları kurdukları ancak, buna rağmen çabuk reddedilmiş hissettikleri belirtilmektedir. Histriyonik kişilikler genel olarak yapay davranışlar sergileme eğilimindedirler. Davranış ve tutumlarında oyunculuk, yüzeysellik ilişkilere egemendir. Çok içten davranışlar sergilemelerine rağmen durum hiç de göründüğü gibi değildir. Histriyonik kişiliklerde sık rastlanılan durumlardan biri ise, yeni tanıştıkları ilişkileri sanki yıllardır tanıyormuş ve en yakın tanıdığı kişilermiş gibi bu kişilere “can dostum, biricik arkadaşım” gibi sıfatlar yüklemeleridir. Çoğunda, temelde derin cinsel korkular ve kısıtlanışlar varsa da dış görünümlerinde yansıtmazlar. Devamlı bir halde davranışları ile çelişen histriyonik bireyler bu cinsel korkulara rağmen karşı tarafı baştan çıkarıcı cinsel yaklaşıma sebebiyet verebilecek davranışlar sergilemektedirler. İnsan ilişkilerinde saf, telkine yatkın ve bağımlıdırlar. Yine bu doğrultuda partnerlerine karşı oldukça albenili ve baştan çıkarıcı tutumlar sergileyebilirler. Şefkat ve sevgi açlığı gösterirler; fakat olgun, dengeli, ilişkiler kuramazlar. Popülasyona bakıldığında histriyonik kişilik bozukluğunun ağırlıklı olarak kadınlarda görüldüğünü söylemek mümkün görülmektedir. Ruh sağlığını etkileyen bozuklukların kapsamlı bir şekilde ele alındığı bu kitapta, histriyonik kişiliğe dair bilgi sahibi olmak isteyen kişilerin okuması tavsiye edilmektedir.

Dünyanın Sonu Değil, Mehtap Kayaoğlu

Mehtap Kayaoğlu kitapta bazı uç örnekler vererek değişen dünya ve sosyolojik durumlar karşısında insanların nasıl tepkiler verdiğini ve bu tepkilerin nasıl normalleştirildiğine ilişkin vurgu yapmaktadır. Bunu yaparken de okuru sorgulatan birtakım sorular yöneltmektedir. Durumlar karşısında verdiğimiz tepkilerde doğru olan ne? Kayaoğlu doğru olanın düşünce-duygu-davranış üçgeninin birlikte ve paralel bir şekilde hareket edebilmesi olduğunu vurgulamaktadır. Yazara göre acı olan durum psikiyatrik rahatsızlık tanısı alması gereken durumların halk arasında sanki normalmiş gibi algılanmaya başlanması. Bazı kişilik bozuklukları halk arasında tanınmadığı için taklit edilmeye başlanıyor ve farkında olmadan bireyler kendisini bu formata oturtmaya çalışmaya başlıyorlar. İşte aşırı duygusallık denilen, aşırı üzülen, aşırı her söylenen etkilenme durumları bunlara örnektir. Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine baktığımız zaman bu bahsedilen grup “histriyonik kişilik bozukluğu” olarak adlandırılmaktadır. Dünyanın Sonu Değil, aslında isminden geldiği üzere meydana gelen durumları dünyanın sonu gelmişçesine abartmanın altta yatan histriyonik bir örüntüyü ortaya çıkarabileceği noktasını vurgulamaya çalışmaktadır. Davranış biçimlerini tanımalıyız, hal ve hareketlerimizin nereye yattığını bilmeliyiz. Kitap bunları bilmenin yolunda gitmeyen davranışları düzeltebilmek adına bireye farkındalık kazandırabileceğini vurgulamaktadır. Histriyonik kişilik bozukluğuna dair kitabın ilerleyen kısımlarında detaylı tanı kriterleri ve belirtilerin yer alması verilen davranış örnekleri ile bu kişilik bozukluğuna sahip bireylerin verebileceği tepki düzeyi açısından önem arz etmektedir.

Histriyonik Kişilik Bozukluğuna Dair Öneri Film İncelemeleri

A Streetcar Named Desire (İhtiras Tramvayı), 1947

Dram türünde olan film oscar adaylı yönetmen ve oldukça profesyonel bir kadro ile çekilmiştir. İngilizce öğretmeni olan Blanche DuBois okulda bir öğrencisini baştan çıkardığı için başı derde girer ve okuldan atılır. Blanche yaşı ilerlemesine rağmen kendini hala güzel ve çekici bulmaktadır. Tek amacı taşınmak ve kendine yeni bir yaşam kurmak olan Blanche, kız kardeşi Stellanın yanına taşınır ve böylelikle hayatında yeni bir sayfa açmayı düşünür. Kız kardeşi Stella hamiledir ve kocası Stanley oldukça kaba ve şiddet yanlısıdır. Blanche evde Stanley’in bu davranışlarından dolayı bir türlü anlaşamaz. Bu durumlar ile yüzleşmesi oldukça şiddetli olan Blanche bu durum karşısında kendini psikolojik olarak git gide bir çıkmaza doğru sürüklenmiş olarak hisseder. Canlandırılan karakter abartılı tepkiler, baştan çıkarıcı davranışlar ve kolay bağ kurma eğiliminde olması gibi histriyonik kişilik örüntülerine sahiptir. Bunların olmasının yanı sıra psikolojik yansıtmaların da oldukça başarılı yapılmasından dolayı dram türünde sahneye yansıtılmış en içten filmlerden biri olan İhtiras Tramvayı’nın izlenilmesi tavsiye edilmektedir.

Small Sacrifices (Küçük Fedalar), 1989

Film Diane Downs'ın gerçek hayattaki vakasına dayanmaktadır ve 1994'te Susan Smith'in başına gelen olaylar sonrasında 11 yıl süreyle yargılanıp tutuklanmasını anlatmaktadır. Smith çocukları olduğu için onunla birlikte olmak istemeyen bir adamın peşine düşer ve bu sebepten dolayı reddedilmeyi reddetmektedir. Neden reddedildiğine dair kendince bir açıklama getiremeyen Smith, Downs’u baştan çıkarır, ısrarlı bir şekilde taciz ve manipüle ederek onu ilişki içerisine çekmektedir. Eşini hatta çocuklarını gözden çıkaracak kadar sevdiği adamın peşinden koşmayı göze alan Smith, garip bir adam tarafından iki çocuğunu arabanın içerisindeyken boğulmasına neden olan bir hikaye uydurmaktadır. Şok ve rahatsız edici gerçek şuydu ki Smith, erkek arkadaşını geri kazanma umuduyla arabayı bilerek nehre iterek çocukları boğduğunu itiraf etmektedir. Filmin sakladığı ve belirtmek istemediği bir diğer gerçek de Smith’in evliyken farklı adamlar ile cinsel ve romantik yaşamlar yaşamaya, yüzeysel bağlar kurmaya olan yatkınlığıdır. Film tutkulu bir aşkın peşinden giden anne figürünü işlerken, reddedilmesine neden olan kendi çocuklarını kendi elleriyle ölüme sürükleyen ve sonrasında sonuçlarına sevdiği adam ile katlanan bir kadını anlatmaktadır. 

What is Histrionic Personality Disorder? (Histironik Kişilik Bozukluğu Nedir?), 2014

Histriyonik kişilik bozukluğu, bir kişinin düşünme, algılama ve başkalarıyla ilişki kurma şeklini etkileyen bir zihinsel sağlık durumudur. Genler kişilik bozukluklarının gelişiminde rol oynamaktadır. Çocukluk döneminde istismar veya istikrarsızlık da bu riski artırabilir. Histriyonik kişilik bozukluğu olan bir kişi ilgi arar, güçlü fikirlerle dramatik bir şekilde konuşur, kolayca etkilenir, hızla değişen duygulara sahiptir ve ilişkilerin olduğundan daha yakın olduğunu düşünür. Tanı kriterlerinin başında, kişinin ilgi merkezi olmadığı durumlardan rahatsızlık duyması gelir. Çünkü bu kişiler ilgi almayı ve dikkat çekmeyi severler. Eğer bu durumların oluşmadığı sosyal birliktelikler içerisinde bulunurlarsa daha dramatik bir hale gelebilirler. Başkalarıyla kurdukları ilişkiler genelde kışkırtıcı, cinsel olarak tahrik edici ve uygunsuz şekildedir. Duygudurumlarında hızlı bir değişim söz konusudur. Sıklıkla fiziksel görünümlerini kendi üzerlerine ilgi çekmek için kullanmaktadırlar. Konuşmaları ise hassas, duyarlı ve detaydan uzaktır. Histriyonik kişiler duygularını fiziksel olarak bir davranış şeklinde sergileyebilir veya sözel olarak dışa vurabilirler. Öz abartı ve tiyatro oynar gibi anlatım tekniklerine başvurmaktadırlar. Diğer kişilerden kolaylıkla etkilenebilirler ve bununla beraber diğer kişilere kıyasla daha yakın bağlar kurma eğilimindedirler. Bunun için davranışlarında ve fiziksel yaklaşımlarında herhangi bir çekingenlik görülmez. 

İçerik, çevresinde bu tanıyı almış ama tam olarak anlaşılamamış insanlara destek verilmesi gerektiğini ve bu noktada profesyonel yardım alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Histriyonik kişilik bozukluğunun tedavisinde genel olarak psikoterapi tipik bir tedavi seçeneği olarak kabul görmektedir. Bununla birlikte öz farkındalık kişinin histriyonik tutumlarının önüne geçmesine ve davranışlarını yeniden düzenlemesine yardımcı olmaktadır. 

The Perfect Stalker (Kusursuz Takipçi), 2016

Kusursuz Takipçi, senaryosunu kocasını öldüren ve sonra hayali bir karakter kullanarak komşusunun onu "sevmesi ve koruması" için kullanan bir kadın olan Grace Winston’dan almaktadır. Winston, ben merkezli, ilgiye oldukça düşkün ve kendi kurgu dünyasında yaşayan histriyonik bir kadındır. Film histriyonik kişilik bozukluğunu beyaz perdedeki diğer yapımlara göre tek bir karakter ve olay örgüsü çerçevesinde işlemektedir. Psikiyatri sahnesi ile açılış yapan film, danışana dair çözümlemeleri mükemmel bir şekilde ekrana taşımaktadır. Hayatı bir kurgudan ibaret ve tek hedefi dikkat çekmek olan Winston’un durumu ilk seanslardan belli olmaktadır. Filmde psikiyatri sahnelerine verilen kısımlar geniş bir yer kaplamakla beraber her şey olağandan daha fazla işlenmektedir. Grace’i eşini çok sevmesine rağmen bu suça sürükleyen olayda, eşiyle kurduğu bağın bir etkisi olabileceği varsayılmaktadır. Olay örgüsü sürükleyici ve histriyonik kişilik örüntüsü barındıran bir psikolojik gerilim filmi seyretmek isteyenler için izlenmesi tavsiye edilmektedir.