Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Dönüştürme (Konversiyon) Bozukluğuna Dair Kitap Önerileri

Dönüştürme (Konversiyon) Bozukluğuna Dair Kitap Önerileri 

Histeri Üzerine Çalışmalar, Sigmund Freud ve Josef Breuer

“Histeri Üzerine Çalışmalar” Sigmund Freud ve Josef Breuer tarafından 1893 yılında beraber yazdıkları ön bildiri ve sonrasında 1895 yılında yayımlanması üzerine bugünkü haliyle okuyucunun karşısına çıkmaktadır. Kitap, Psikanaliz’in doğuşu için temel kaynak niteliğinde gösterilmektedir. İçerisinde sıklıkla tıp terminolojisini barındırmakla beraber, beden-ruh bütünlüğüne dair dip notlara da yer verilmektedir. Ayrıca, Freud ve Breuer histeri (modern adıyla “dönüştürme bozukluğu”) üzerine görüşlerini okuyucuya sunmaktadır. Charcot okulundan ayrılan Freud, histerinin temelinde cinselliğin yatmadığını aksine kaygı nevrozunun cinsel yoksunluk ve histeri birleşiminden oluştuğunu kabul etmektedir. Histeri için hipnotik yöntemi deneyen ve verim alamayan Freud bir süre sonra başka yöntemler aramaya başlamaktadır.  

Kitabın belki de en ilgi çekici kısmı Anna O. vakasıdır. Freud’un söylemlerine göre psikanalitik tekniğin kurulmasındaki ilk tohumlar Anna O. ile atılmıştır. Konversiyon bozukluğu, Breuer ve Freud tarafından bilinçsiz bir psikolojik çatışmanın somatik bir belirtiye dönüştürülmesinden kaynaklanan yalancı nörolojik semptomların varlığından yola çıkarak kullanılan bir terimdir (Cynthia ve ark., 2006). Kitap içerisinde Freud ve Breuer’e ait farklı bölümler olmasının dışında, birlikte yazdıkları “Histerik Görüngülerin Ruhsal Düzenekleri” bölümünde fikirlerini bu bölümde karşılıklı olarak tartışmaktadırlar.

Kitapta dikkat çeken bir diğer noktayı ise okuyucuya histeri ve psikolojik rahatsızlığa sebep olan faktörlerin ayrımı ve iç içe geçtiği kısımlar oluşturmaktadır. Genel anlamıyla kitabı histerinin tanımı, çeşitli yöntem ve tekniklerle desteklenmesi, Freud ve Breuer’in fikir birlikleri ve ayrılıkları çevresinde incelediğini söylemek mümkün gözükmektedir. Bununla birlikte Psikanaliz’in doğuşu için başyapıt olarak nitelendirilen kitap günümüzde hala okuyucuya histerinin ortaya çıkışı ve nedenleri hakkında temel bakış açısı sunmaktadır. 

Bir Histeri Vakası Analizi, Sigmund Freud

Sigmund Freud tarafından yazılan Bir Histeri Vakası, Dora isimli bir kızın histeri atakları nedeniyle babası tarafından Freud’a götürülmesiyle başlamaktadır. Dora sinirsel astım, öksürük atakları, gastrit gibi bazı histerik olan belirtilere sahiptir. Tedaviyi yarım bırakmak istese de aslında bu süreç onun rahatsızlığının bir çözümü niteliğinde olmaktadır çünkü belirtilerinin ortak bir nedeni vardır, o da psikolojik olmasıdır. Ali ve arkadaşlarına (2015) göre konversiyon bozukluğu terimi ilk olarak Sigmund Freud tarafından, organik hastalıklar ile açıklanmayan belirli semptomların ortaya çıkmasının bilinçdışı çatışmayı yansıttığını öne sürmesiyle yapılmıştır. Fonksiyonel nörolojik semptom bozukluğu olarak da adlandırılan konversiyon bozukluğu, istemli motor veya duyusal fonksiyonu etkileyen semptom ve bulguların nörolojik ya da tıbbi bir durumla açıklanamadığı bir psikiyatrik hastalık olarak tanımlanır (Ali ve ark., 2015).

Kitapta Dora’yı tedavi etmede kullanılan bir yöntem olarak rüya analizi okuyucunun karşısına çıkmaktadır. Freud’un vaka ile olaylar arasındaki nasıl bir bağlantı kurduğu görülmekte ve rüya analizinin kızın bazı takıntısal haraketlerine açıklama getirmektedir. Kitapta Freud terimlerine sıkça rastalanmakla beraber en çok tekrar edilen terim ödipus karmaşası olarak bilinen “ödipus kompleksi”dir. Freud’a göre ödipus kompleksi, ebeveynlerle libidinal ilişkilerin çocuksu cinselliğin gelişim merkezi olduğunu buldu ve nevrozların temelinde yatan bir faktör olabileceğini fark etti (Lampl-De Groot, 1928). Freud çocukluğundan ergenliğine kadar analiz ettiği vakayı, cinselliği keşfetme süreci dahil ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır.

Diğer yapıtları gibi ağır bir dile sahip olan Bir Histerik Vaka Analizi kitabı okuyucuya genel bir psikanaliz perspektif ışığında olayları aktarmakla beraber, Freud’un klinik pratikleri, vakayı nasıl formüle ettiğine dair çözümlemeler ve terimler ışığında dip notlar vererek zengin bir vaka analizi kitabı olarak kabul edilmektedir. Histeri tedavisi için, diğer kitaplarında kullanılan hipnoz metotu yerine, meslek hayatının başlarında olan Freud’un ağırlıklı olarak rüya analizi tekniğine başvurduğu görülmektedir. 

Nörolojik, Eliezer J. Sternberg 

Eliezer J. Sternberg tarafından yazılan Nörolojik kitabı sinirbilim için oldukça önemli bir kaynak kabul edilmektedir. Kitapta bilinçdışı haraket ve düşüncelerin aslında beyinin derinliklerinde hangi mantığa dayandığı konu başlıklarına ayrılarak anlatılmaktadır. Prefrontal korteks, premotor korteks, motor korteks, wernicke alanı, brca alanı, hipokampus, amigdala,

talamus gibi beynin bölümlerinin tipik dönüşüm bozukluğu semptomlarını nasıl etkilediği gözler önüne serilmektedir. Dönüşüm semptomları tipik olarak, fiziksel bir eksiklik olarak kendini gösteren bazı stres, travma veya psikolojik sıkıntı ile başlamaktadır. Semptomlar için altta yatan fiziksel bir neden olmamakla birlikte etkilenen kişi semptomları kontrol edememektedir. Semptomların şiddeti değişebilir ve gelip gidebilir veya kalıcı olabilmektedir (Ali ve ark., 2015).

Dissosiyatif kimlik bozukluğu olan insanlarda sıklıkla konversiyon bozukluğu bileşenleri vardır. Konversiyon ve dissosiyatif bozukluklar, insanların olağandışı nörolojik semptomlar veya kimlik değişiklikleri yaşadığı durumlardır (Ganslev ve ark., 2020) Konversiyon bozukluğu, psikolojik bir stres etkeni veya çatışmadan kaynaklandığı düşünülen fiziksel bir bozukluğu düşündüren fiziksel işlevsellikte bir değişiklik veya kayıptır (Ruddy ve House, 2005). Temelde iki rahatsızlığın da nedeni aynıdır: Bastırılan duygu ve düşünceler. Beyin, insan kimliğini travmatik anılardan ve duygulardan korumak için bilince erişimini engeller.

Dahası, Nörolojik okuyucuya dissosiyatif kimlik bozukluğundaki öteki ben’ler (alter ego) ile konversiyon bozukluğundaki görsel ya da motor değişikliklerin aynı yoldan ortaya çıktığını açıklamaktadır. İçeriği Sternberg’in pratikte varolan aktarımları ve geniş alan

literatür bilgisi bakımından zengin kabul edilmektedir. Beyine bağlı birçok farklı sendrom ve çeşitli bozukluk sinirbilim açısından okuyucuya aktarılmaktadır.

Histerik Bilinç, Saffet Murat Tura

Saffet Murat Tura tarafından yazılan Histerik Bilinç kitabı okuyucuyu psikoloji ve felsefenin buluşmasına tanıklık ettirmektedir. Tura kitapta temel olarak bilin ile, zaman, beyin, histeri, özgürlük, irade, biliş gibi kavramların neden sonuç ilişkisine bakmaktadır. Kitap bilincin evrimsel gelişim süreçlerine dikkat çekmektedir. Kitabın ilerleyen kısmında bilinç olgusunun histeriyle nasıl bağdaştığı uzun uzadıya okuyucuya aktarılmaktadır. Saffet Murat Tura histeriyi, duygu ve duygulardaki sezgisel potansiyeli ele alarak açıklamaktadır. Mesela duymayan birinin farklı şekillerde duyması, görmeyen birinin farklı şekillerde görecek kadar anlaması durumları üzerinden fenomenal düşünceyi işlemektedir.

Yine insan bilincinde var olan öğrenilmiş görsel algının kanıtını ortaya koyarak konunun mantığını daha net açıklamaya çalışmaktadır yazar. Konu histeri olunca Freud’a atıf yaparak bilinçdışı alanı da konuya dahil ederek derinden işlemektedir. İnsan bilincine felsefik açıdan sorular yönelten Saffet Murat Tura, temel olarak kitapta öğrenilen görsel algıları nörolojik etmenler belirliyorsa beyin ve düşüncelerin hepsinin bir yanılsama olup olmadığı tartışması üzerinde durmaktadır. 

Psiko-felsefe alanında değerli bir kaynak olan Histerik Bilinç, Uzlaşımsal Yol ve Teorik Yol olarak ikiye ayrılmaktadır ve ilk yol olan Uzlaşımsal Yol’da konversiyon histerisinin bir olgusal bilinç hastalığı olarak ele alınabileceği ve bu semptomların beyinde ne gibi nöral olaylara sebep olduğunu beyin çalışmaları ışığında açıklamaktadır. Freud’un psikanalitik kuramı düzleminde ilerleyen Tura, psikanalitik kavramlarıi bilinci, bilinçdışını, egoyu ve benliği modern açıdan tekrar ele alarak okuyucuya sunmaktadır.  

Dönüştürme (Konversiyon) Bozukluğuna Dair Dizi/Film/Belgesel Önerileri 

Bir Başkadır, 2020

Ana karakter Meryem üzerinden konu ve olay örgüsü ilerleyen Bir Başkadır, izleyiciyi ağırlıklı olarak Meryem’in rahatsızlığı için terapiye gelmesi üzerine kurulan sahneler, iç çatışmalar, karşıt aktarım, süpervizyon sahneleri, yapılan etik ihlaller, aile içi travmalar, uyumsuzluk ve sosyal çıkmaz ile buluşturuyor. Karşıt aktarım, terapistin duygularını terapiye getirerek danışana karşı hissettiği tüm duygusal ve bilinçdışından kaynaklanan tepkileri içerir (Hayes ve ark., 2018). Dizide üstü açık veya kapalı bir şekilde sıkça vurgu yapılan bir diğer nokta ise kolektif bilinçdışıdır. Jung’a (1936) göre kolektif bilinçdışı kişiliğin bir parçasıdır ve kişisel bilinçdışı gibi varlığını kişisel deneyime borçlu olmadığı gerçeğiyle kişisel bilinçdışından olumsuz olarak ayırt edilebilir. Kişisel bilinçdışı esas olarak bir zamanlar bilinçli olan, ancak unutularak ya da bastırılarak bilinçten kaybolan içeriklerden oluşurken, kolektif bilinçdışının içerikleri hiçbir zaman bilinçte olmamıştır ve dolayısıyla hiçbir zaman bireysel olarak olarak tanımlanmamıştır. Sonradan edinilmiştir ve varlıklarını yalnızca kalıtsallığa borçludurlar (Jung, 1936). 

Baş kahraman Meryem bayılma şikayetleri ile hastaneye giderek ancak bunun nörolojik bir temeli bulunmayınca bir psikiyatriste yönlendirilir ve bunun üzerine terapi almaya başlar. Meryem’in tanısı ise histriyonik konversiyon bozukluğudur. Konversiyon semptomlarının yaygın örnekleri arasında körlük, felç, distoni, psikojenik (fizyolojikten ziyade sikolojik kökenli) epileptik olmayan nöbetler, yutma güçlükleri, motor işlevlerinde bozulma, yürüme güçlüğü, halüsinasyonlar ve demans bulunur. Konversiyon bozukluğu olan hastalarda bu semptomlar doğrudan fizyolojik bir etkiden kaynaklanmaz. Altta yatan sebep aslında psikolojik bir çatışmadan kaynaklandığı belirtilmektedir (Ali ve ark., 2015). Dizide Meryem’in konversiyon bozukluğu semptomlarından biri olarak en belirgin şekilde bayılma gözlemlenmekte. Terapi ve tedavinin ilerleyen kısımlarında Meryem’in sıklıkla sözel olarak dışavurum yaşaması üzerine bayılmalarında belirgin bir azalma gözlemleniyor. 

Meryem’in bilinçdışı düzeyde yaşadığı bu çatışmalar, günlük yaşayışında sıklıkla meydana gelmektedir. Fakat şunu söylemek gerekir, Meryem’in gün yüzüne çıkan çatışmaları hep belli bir tetikleyici olayın ardından meydana gelmektedir. Evlilik programı izlerken meydana gelen bayılmalar, Meryem’in bilinçdışında evlilikle ilgili çatışmalarının olabileceğini akıllara getirmektedir. Dizi toplumsal açıdan da ele alınabilecek pek çok örüntüyü izleyicinin karşısına çıkarmaktadır. Toplumsal gerçeklik, aile içi çatışmalar ve kimlik karmaşaları işlenen diğer konular arasında. Bu konular dizide seküler-dindar, din-bilim, köy-kent gibi zıt özellikteki olguları ele alarak seyirciye toplumsal bir panorama sunmakta. Temel olarak Meryem’in konversiyon bozukluğu ve olayların Meryem’in bilinçdışında nasıl çatışmalara yol açtığı seyirciye aktarılmak istense de dizi majör depresyon ve seçici konuşmazlık gibi psikopatolojileri de içerisine almaktadır. 

Augustine, 2012 

1885 Fransa’sının tarihi atmosferini seyirciye aktarmak isteyen ve 2012 yılında izleyiciyle buluşan Augustine, nörolog Jean-Martin Charcot ile Augustine olarak bilinen hastası Louise Augistine Gleizes arasındaki bir aşk ilişkisini konu almaktadır. Augustine histeri olarak bilinen konversiyon bozukluğunun tüm belirtilerini yaşamaktadır ve her ay belirli ataklar geçirmektedir. Epielptik nöbet, nefes darlığı, somatik ağrılar, görme ve konuşmada zorluk gibi tipik konversiyon bozukluğu belirtilerine sahip Augustine, tedavi görmek için Charcot’un kliniğine gelmektedir. O dönemlerde anlaşılması ve tedavi edilmesi zor olan bu rahatsızlık için Charcot tartışılan tekniği hipnozu Augustine üzerinde denemeye karar verir. Filmin ilerleyen kısımlarında Augustine’i hipnoz sayesinde nasıl tedavi ettiğini ve hipnozun yol açtığı nevrozları çözümlemede hipnoz tekniğinini nasıl kullandığını Augustine’i örnek göstererek diğer meslektaşlarına aktarır.

Charcot’un Augustine gibi zorlu bir vakayı uzun süreli tedavi etmesi ardından ikili arasında ilişki yaşanmaya başlar. Hastası ile uzun süre vakit geçiren Charcot ona bağlanmaya başlar ve onu çekici bulur. Charcot Augustine’i yakından gözlemlemek ve belirtilerini daha iyi anlayabilmek için onunla daha fazla vakit geçirir ve sıklıkla onu doğal ortamında gözlemleme fırsatı bulur. İyileşeceğine dair umutlarını yitiren ve taşınarak kendine yeni bir hayat kurabileceği düşüncesinde olan Augustine’in gitmesini Charcot engeller. Meslektaşlarını onun üzerinde kullandığı hipnoz tekniği ile nasıl büyülediğini anlatan Charcot, Augustine’e finansal destek sağlayabileceğini söyler. Bu işbirliğine daha fazla dayanamayan Augustine’in final sahnesinde kaçarak özgürlüğüne kavuştuğunu görüyoruz. 

Konversiyon Bozukluğu İçin Tedavi (Cure for Conversion Disorder), 2016 

Bu belgesel konversiyon bozukluğunun ne kadar ciddi bir boyutta olabileceğini gözler önüne sermek ve yardım arayışında olan bireyler için farkındalık oluşturmak amacıyla Amanda Doyon ve ailesinin anısına adanmıştır. Belgesel motor kontrolünde zorlanan, titreme, konuşma ve yürümede güçlük çeken vakanın görüntüleriyle başlıyor. İçinde bulunduğu durumun onun elinde olmadığı ve ne kadar zorluk yaşadığı kameraya oldukça net bir şekilde aktarılıyor. Daha sonra günden güne artan ve kontrol edilmesi güç belirtiler başlamaktadır. Vaka ayrıca psikojenik yani fiziksel bir dayanağı olmayan psikolojik temellere dayanan epileptik nöbetler yaşıyor. Çevresindeki insanların yardımına rağmen kontrol edilemez bir nöbet hali, ağlama krizleri, kendini yerden yere vurarak fiziksel yaraya yol açacak derece ağır nöbet görüntüleri kameraya yansımaktadır. 

Belgesel bizlere hastanın hastalık öyküsü hakkında net bir bilgi sunmamakta. Fakat, konversiyon bozukluğunun nedeni ile ilgili birçok teori rahatsızlığın psikolojik ve sosyal faktörlerden kaynaklanabileceğini öngörmesinden dolayı psikososyal bir müdahalenin en faydalı olabileceği düşünülmektedir (Ruddy ve House, 2005). Belgeselin ilerleyen kısımlarında danışan hipnoz tedavisi almaya başlamaktadır. Nöropsikolojideki ve beyin görüntülemedeki ilerlemeler, konversiyon bozukluğu da dahil olmak üzere karmaşık akıl hastalıklarının nörobilimsel açıklamasını daha iyi bir şekilde sunmaktadır (Ali ve ark., 2015). Danışan hipnoz ve diğer müdahale tekniklerine ek olarak evde nöropsikoloji hizmeti almaya başlamaktadır. Aybek ve arkadaşlarına (2008) göre son yirmi yılda konversiyon bozukluğuna ilgi görece bir artış gösterdi ve konuyla ilgili çok sayıda çalışma ortaya çıkmaktadır. Nörobilimde - özellikle beyin görüntülemede - devam eden gelişmelerle birlikte, her yıl konversiyon bozukluğuna yönelik yeni uygulamalar bildirilmektedir. Güvenilir tanı kriterlerine sahip kanıta dayalı tıp, yakın zamanda konversiyon bozukluğunun bilinen bazı nörolojik belirtilerini doğrulamak için girişimlerde bulunmaktadır. Psikiyatrik bir bakış açısıyla bakmak için konversiyon bozukluğunun altında yatan etiyoloji ve mekanizmaların diğer psikiyatrik bozukluklarla ilişkisinin daha iyi anlaşılmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir (Aybek ve ark., 2008).

Belgeselin anısına yapıldığı kişi Amanda, 28 yaşında uygun tedavi edilemeyen konversiyon bozukluğu sebebiyle vefat etmiştir. Konversiyon bozukluğu olan bireyler rahatsızlıkları için nasıl yardım bulacaklarını bilmemektedirler. Bu noktada doktorların doğru yönlendirmesi çoğu kez hayat kurtarmakta ve konversiyon bozukluğuna sahip kişilere yardım etmektedir. Amanda’nın tedavi öyküsüne bakmak gerekirse, 15 farklı ilaç tedavisinin deneme sürecindeydi ve bu ilaçlar bazen günü geçirmesinde ona yardımcı olsa da çoğu kez onda bağımlılık kazandırmaktaydı. Sonuç olarak bu ilaç tedavileri de ona yardım etmek ve onu iyileştirmek için faydalı olmadığı bildirilmektedir. Amanda’nın vefat etmeden önce ailesi Amanda’nın aldığı son tedavi tekniği olan nöro-geribildirimin faydalı olacağına ve onu iyileştireceğine inanmaktaydı. Nöbet benzeri olayları klinik olarak kategori etmek, video EEG monitorizasyonu, nöropsikolojik testlerin kullanımı ve diğer çeşitli teşhis yöntemleri konversiyon bozukluğunun tanısını koymak için yardım eden teknikler arasında yer almaktadır (Cynthia ve ark., 2006).

Dönüştürme Bozukluğu İçin Tedavi belgeselinde annesinin, eşininin ve diğer tanıdığı kişilerin de aynı rahatsızlık nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları gözler önüne sererken, bu kişilerin yaşantıları, hastalıklarının tedavisine yönelik uygun müdahale arayışı gibi farklı konuları birinci gözden ve belgelenmiş haliyle izleyiciye aktarmaktadır. Belgeseli yapan kişinin asıl amacı sesini daha fazla insana duyurarak rahatsızlıkla ilgili gerçek bir farkındalık kazandırmaktır. 

Kaynakça

Ali, S., Jabeen, S., Pate, R. J., Shahid, M., Chinala, S., Nathani, M. ve Shah, R. (2015). Conversion disorder—mind versus body: A review. Innovations in Clinical Neuroscience, 12(5-6), 27.

Aybek, S., Kanaan, R. A. ve David, A. S. (2008). The neuropsychiatry of conversion disorder. Current Opinion in Psychiatry, 21(3), 275-280. https://doi.org/10.1097/YCO.0b013e3282f94242

Cynthia, M., Stonnington, M. D., Barry, J. J., Robert, S. ve Fisher, S. (2006). Conversion disorder. The American Journal of Psychiatry, 163(9), 1510-1517. https://doi.org/10.1176/ajp.2006.163.9.1510 

Ganslev, C. A., Storebo, O. J., Callesen, H. E., Ruddy, R. ve Sogaard, U. (2020). Psychosocial interventions for conversion and dissociative disorders in adults. Cochrane Database of Systematic Reviws, 7, 1465-1858. https://doi.org/10.1002/14651858.CD005331.pub3

Hayes, J. A., Gelso, C. J., Goldberg, S. ve Kivlighan, D. M. (2018). Countertransference management and effective psychotherapy: Meta-analytic findings. Psychotherapy, 55(4), 496–507. https://doi.org/10.1037/pst0000189

Jung, C. G. (1936). The concept of the collective unconscious. Collected Works, 9(1), 99-104.

Lampl-De Groot, A. (1928). The evolution of the oedipus complex in women. The Journal of Psychoanalysis, 9, 332-345.

Ruddy, R. ve House, A. (2005). Psychosocial interventions for conversion disorder. Cochrane Database of Systematic Reviews, 4, 1465- 1858. https://doi.org/10.1002/14651858.CD005331.pub2