Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Duygularımız ve Beynin Yapısı

Duygularımız ve Beynin Yapısı

Beyin duygularınızı nasıl kontrol ettiğiniz ve işlediğiniz konusunda çok önemlidir. Ön korteks, amigdala, hipkokampus gibi beyin bölgeleri duygusal süreçlerin çoğuna katılır ve rol oynar (Roxo ve ark., 2011). Duygu ise ‘akut bir korku, sürpriz, sevinç vb. deneyimlerin neden olduğu ani bir sorun, geçici kışkırtma’ olarak tanımlanmıştır. Ayrıca duygular, ödül ve ceza durumlarından kaynaklanan, birbiriyle ilişkili üstün beyin fonksiyon grupları olarak tanımlanmıştır (Cabanac, 2002).

Yalnızlığın Nörobiyolojisi

Yalnızlık, sosyal kopukluktan kaynaklanan olumsuz duygu ve kişinin arzu ettiği sosyal ilişkilere ulaşması arasındaki engeldir (Dhingra ve ark., 2016). Ayrıca yalnızlık, tatmin edici sosyal ilişkilerin yokluğunun algılanmasıyla ilişkili sıkıntılı duygudur (Kanai ve ark., 2012). Yalnızlığın fiziksel ve zihinsel sağlık üzerinde etkileri vardır (Cacioppo ve ark., 2014). “İstenen ve gerçek sosyal temas seviyeleri arasında rahatsız edici bir farklılık” olarak tanımlanan yalnızlık, ruh sağlığı, bilişsel işlev ve yaşam kalitesi dahil olmak üzere giderek sağlığın önemli bir belirleyicisi haline gelmektedir (Marianne ve ark., 2020). 

Sosyal izolasyon, çeyrek yüzyıldan fazla bir süredir insanlarda hastalık ve ölüm için önemli bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte beyin, sosyal bağlantıların ve süreçlerin kilit organıdır. Yapılan araştırmalar sosyal ilişkilerin beyni, sağlığı ve iyi oluş halini etkilediğini belirtmektedir (Cacioppo ve ark., 2014). Yalnızlık; kardiyovasküler bozukluklar, demans, kaygı, depresyon, intihar düşüncesi ve %30’dan daha fazla ölüm oranı ile ilişkili kabul edilmektedir (Lam ve ark., 2021).

Yalnızlık üzerine yapılan araştırmalar, özellikle yalnız bireylerin yüksek toplumsal maliyetler taşıyan zihinsel ve fiziksel sağlık koşulları açısından daha yüksek risk (depresyon, kaygı, psikotik bozukluklar, kronik sağlık durumları ve immünolojik rahatsızlıklar gibi) altında olduklarını göstermektedir (Quadt ve ark., 2020). Sosyal ilişkiler, bireyin sağlığı ve refahı için ve sosyal türlerin hayatta kalması için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, sosyal davranışlara önem verilirken ve motive edilirken, sosyal izolasyon ve dışlanma caydırıcı ve stresli olarak kabul edilir. Sosyal bağları kolaylaştıran ve bu davranışların sergilenmesini yöneten sinirsel mekanizmalar vardır. Örneğin; oksitosin, dopamin ve endorfin sosyal bağ arama davranışlarının teşvik edilmesinde kritik bir rol oynar. Korikotropin salgılatıcı hormon (CRH) ise sosyal izolasyon ve sosyal dışlanma sırasında artar. Bu artış kaygıya ve depresif benzer davranışlara yol açar ve sosyalliği çeşitli şekillerde değiştirir (Vitale ve Smith, 2022). 

Son zamanlarda yapılan çalışmalar, fiziksel acı ve sosyal reddedilme arasındaki sinirsel örtüşmeyi inceleyerek bu konuyu ele almaktadır (Kross ve ark., 2011). Mevcut teoriler, fiziksel ağrı ve sosyal reddin, büyük ölçüde örtüşen fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRG) aktivitesi sayesinde ortak sinir mekanizmalarını paylaştığını öne sürmektedir. Ancak güncel olarak yapılan diğer çalışmalarda ağrı mekanizmasının aktivasyonu ve sosyal red arasında bir ilişki bulunmadığı görülmektedir (Woo ve ark., 2014). Mevcut araştırmalar, her iki deneyimin altında da fiziksel ağrının duyusal bileşenlerini değil, onların destekleyicilerinin altında bir beyin bölgeleri ağının yattığını öne sürüyor (Kross ve ark., 2011).

Yalnızlığı Etkileyen Faktörler ve Yalnızlığı Önleyici Yollar

Ağrı, depresyon ve yorgunluk gibi belirtiler önemli bir sağlık sorunudur. Yalnızlık, bu semptomlar için ortak bir risk faktörüdür. Yalnız insanlar sosyal ağları kuvvetli olan kişilere göre daha fazla ağrı, depresyon ve yorgunluk deneyimlemektedirler (Jaremka ve ark., 2013). Sosyal ağ genişliği, kaygı ve empati gibi psikososyal faktörler birbirinden bağımsız olarak yalnızlığa sebep olmaktadır (Kanai ve ark., 2012). Sosyal bir varlık olan insanın sütten kesilme sonrası sosyal izolasyonu, erken yaşta yaşanan sıkıntıların köklü bir sebebi olarak kabul edilmektedir. Gelişimin farklı dönemlerinde (yenidoğanda veya yetişkinlikte) ortaya çıkan uzun vadeli sosyal izolasyon da davranışı etkilese dahi, sütten kesme dönemi sonrası üretilen sosyal davranıştaki değişiklikler özellikle belirgindir. Bu değişiklikler kalıcıdır ve bazı durumlarda geri döndürülemezlerdir (Ahern ve ark., 2016).

Çok boyutlu yalnızlık deneyimini oluşturan etkenler; duygusal sıkıntı, sosyal yetersizlik ve yabancılaşma, büyüme ve keşfetme, kişilerarası izolasyon ve kendine yabancılaşmadır (Orzeck ve Rokach, 2006). Belediyeler, kendi halklarına bu noktada daha fazla sosyal ve duygusal kaynak sağlamak, onların anlamlı sosyal etkileşimlere girmelerine yardımcı olmak için bu noktada uygulamalar geliştirerek ortak çaba gösterebilir (Park ve ark., 2010).

Özet olarak yalnızlık bireyin sosyal bir kopuş ve izolasyon yaşaması ile ifade edilebilir. Araştırmaların öne sürdüğü üzere, yalnızlık duygusunun beyin yapısı üzerinde direkt olarak bir etkisi vardır. Ek olarak araştırmalar yalnızlık çeken bireyler, çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıklar geliştirmeye daha yatkın hale geldiklerini desteklemektedir. Bu rahatsızlıklar arasında kronik yorgunluk, ağrıya duyarlılık, depresyon, kaygı ve psikotik bozukluklar örnek verilebilir. Bireylerin toplum içinde kaynaştırılması adına yerel yönetimlerde belediyeler, yalnızlıktan yakınan bireylere bu konuda sosyal destekte bulunabilmektedir.

Kaynakça

Ahern, M., Goodell, D. J., Adams, J. ve Bland, S. T. (2016). Brain regional differences in social encounter-induced for expression in male and female rats after post-weaning   social isolation. Brain Research, 1630, 120–133. https://doi.org/10.1016/j.brainres.2015.11.006

Cabanac, M. (2002). What is emotion? Behavouiral Processes, 60(2), 69-83. https://doi.org/10.1016/S0376-6357(02)00078-5.

Cacioppo, S., Capitanio, J. P. ve Cacioppo, J. T. (2014). Toward a neurology of loneliness. Psychological Bulletin, 140(6), 1464–1504. https://doi.org/10.1037/a0037618

Dhingra, I., Rupani, K., Mahajan, P. T., Desai, D. ve De Sousa, A. (2016). Loneliness and mental health: Critical clinical issues. Indian Journal of Mental Health, 3(1), 6-16. http://dx.doi.org/10.30877/IJMH.3.1.2016.6-16

Jaremka, L. M., Fagundes, C. P., Glaser, R., Malarkey, W. B., Kiecolt-Glaser, J. K. ve Bennett, J. M. (2013). Loneliness predicts pain, depression, and fatigue: Understanding the role of immune dysregulation. Psychoneuroendocrinology, 38(8), 1310-1317. https://doi.org/10.1016/j.psyneuen.2012.11.016

Kanai, R., Bahrami, B., Duchaine, B., Janik, A., Banissy, M. J. ve Rees, G. (2012). Brain structure links loneliness to social perception. Current Biology, 22(20), 1975-1979. https://doi.org/10.1016/j.cub.2012.08.045

Kross, E., Berman, M. G., Mischel, W., Smith, E. E. ve Wager, T. D. (2011). Social rejection shares somatosensory representations with physical pain. PNAS, 108(15), 6270-6275 https://doi.org/10.1073/pnas.1102693108

Lam, J. A., Murray, E. R., Yu, K. E., Ramsey, M., Nguyen, T. T., Mishra, J., Martis, B., Thomas, M. L. ve Lee, E. E. (2021). Neurobiology of loneliness: A systematic review. Neuropsychopharmacol, 46, 1873–1887. https://doi.org/10.1038/s41386-021-01058-7

Marianne, H., Brouilette, M. J., Scott, S. C., Smaill, F., Smith, G., Thomas, R., Fellows, L. K., Dphil, C. ve Mayo, N. E. (2020). Impact of loneliness on brain health and quality of life among adults living with HIV in Canada. Journal of Acquired Immune Deficiency Syndromes, 84(4), 336-344. https://doi.org/10.1097/QAI.0000000000002355

Orzeck, T. ve Rokach, A. (2006). Men who abuse drugs and their experiences of loneliness. European Psychologist, 9(3), 163-169. https://doi.org/10.1027/1016-9040.9.3.163

Park, N. S., Zimmerman, S., Kinslow, K., Shin, H. J. ve Roff, L. L. (2010). Social engagement in assisted living and implications for practice. Journal of Applied Gerontology, 31(2), 215-238. https://doi.org/10.1177%2F0733464810384480

Quadt, L., Esposito, G., Critchley, H. D. ve Garfinkel, S. N. (2020). Brain-body interactions underlying the association of loneliness with mental and physical health. Neuroscience and Biobehavioral Reviews, 116, 283-300. https://doi.org/10.1016/j.neubiorev.2020.06.015

Roxo, M. R., Franceschini, P. R., Zubaran, C., Kleber, F. D. ve Sander, J. W. (2011). The limbic system conception and its historical evolution. The Scientific World Journal, 11-14. https://doi.org/10.1100/2011/157150

Vitale, E. M. ve Smith (2022). Neurobiology of loneliness, isolation, and loss: Integrating human and animal perspectives. Frontiers in Behavioral Neuroscience, 16. https://doi.org/10.3389/fnbeh.2022.846315

Woo, C-W., Koban, L., Kross, E., Lindquist, M. A., Banich, M. T., Ruzic, L, Andrews Hanna, J. R. ve Wager, T. D. (2014). Seperate neural representations for physical pain and social rejection. Nat Commun, 5, 5380. https://doi.org/10.1038/ncomms6380