Whatsapp Hattı

0539 890 5950

Klostrofobi

Klostrofobi

Fobiler, günlük hayatımızda düzenli olarak yaşadığımız birkaç yoğun, korkulu deneyimden biridir. Özgül fobilerin örnekleri arasında hayvanlar (genellikle fareler, yılanlar ve örümcekler), doğal ortamlar (yükseklik korkusu, fırtınalar veya su dahil), kişinin fiziksel bütünlüğü (kan, enjeksiyon ve yaralanma) ve durumlar (özellikle kapalı alanlar veya klostrofobi) gibi örnekleri sıralayabiliriz. Klostrofobi, yoğun bir durumsal fobidir. Kapalı alanlar ve fiziksel olarak kısıtlayıcı durumlarla ilgili kaygıyı ifade etmektedir (APA, 2013).

Klostrofobi, kişinin kontrolü dışında kapalı ve dar alanlarda kalamamasıyla ifade edilen bir bozukluktur. Bu kişiler bir ortamda kilitli kalmaktan dolayı da korku yaşarlar. Bu kişilerin bir kısmı, ilk kez manyetik rezonans görüntüleme (MRG) sırasında yapılan görüntüleme ile bu bozukluğun farkına varırlar. Klostrofobi sırasında nefes darlığı, mide bulantısı, baş ağrısı ve dönmesi, hava açlığı, baş dönmesi, boğulma hissi, bayılacak gibi hissetme, ölüm korkusu, çarpıntı gibi belirtiler görülür (Thorpe ve ark., 2008).

Klostrofobi, kapalı alan korkusu, oldukça yaygındır. Genel popülasyonda %4 oranında gözüken bir özgül fobidir. Kısıtlama kötü bir durumdur ve yaşanılan korku klostrofobik kişiler tarafından kapalı bir alanda tehlikeli bir durumdan kaçamadıklarında, bir evrimsel bakış açısına göre, hayvanların sergilediği korkuyu andırır. Bu kısıtlama korkusu tamamen bağımsız değildir, diğer klostrofobik korku bileşeninden olan boğulma korkusundaki, insanların hayatta kalmak için sürekli bir hava kaynağına ihtiyaç duymaları nedeniyle, yetersiz miktarda hava alma olasılığı iki durumda da göze çarpan bir tehdit olur (Rachman, 1997; Van Diest ve ark., 2010).

Ayrıca, klostrofobi yaşayan bireyler boğulmaktan korkabilirler. Tipik olarak, bir şekilde uzaya hapsedildikleri takdirde normal nefes almayı desteklemek için yetersiz hava olacağından endişe edebilirler. Bireylerin yaşadığı bazı travmatik olay ve olumsuz deneyimlerin (örneğin, asansörde mahsur kalma) ardından klostrofobi geliştirebilirler. Bireyler bu nedenle klostrofobik korku yaşamaya yatkın olabilir. Tabii ki, bazı bireylerde kapalı alanlar için daha önceden var olan kaygı bulunabilir. Bu yüzden, belirtiler iyice araştırılmalı ve test edilmelidir (Lourenco ve ark., 2011). 

Klostrofobi, kaygı ve korkunun ağırlıklı olarak gerçekleştiği belirli ve iyi tanımlanmış durumlar tarafından uyandırıldığı özgül bir kaygı bozukluğudur. Rahatça hareket edilemeyen ya da sıkışık ve kurtulmanın imkânsız olduğu hissedilen durumlar şiddetli bir kaygı hissini de beraberinde getirir. Her ne kadar kapalı bir alanda sıkışmak gibi gerçek bir tehdit içeren durumlarda yaşadığımız korku normal olsa da klostrofobiye sahip bireyler gerçekçi bir tehlike içermeyen durumlarda da şiddetli bir endişe hissederler (Al-Shemmari ve ark., 2021). 

Klostrofobinin genellikle iki önemli belirtisi olduğu düşünülmektedir; kısıtlama korkusu ve boğulma korkusu.  Tipik bir klostrofobik yaşayan kişi, en az bir ya da birkaç kısıtlamadan korkar. Ayrıca, kısıtlama korkusu bir kuaförün sandalyesinde oturmak gibi önemsiz şeylerden korkacak düzeyde klostrofobiye neden olabilir. Klostrofobik ataklar için olası bir başka yer de özellikle de diş ameliyatı sırasında diş hekiminin koltuğudur. Yalnız bu senaryoda, korku ağrıdan dolayı değil, kısıtlanma olduğundan kaynaklanır (Öst, 2007).

Yapılan bir çalışmada, klostrofobik durumunu yaşayan katılımcılara ne kadar korkacakları soruldu. Bir temel bileşen analizi, kısıtlama korkusu ve boğulma korkusu olarak yorumlanan iki faktörün, kişinin bildirdiği klostrofobik korkunun altında yattığını doğruladı.  Fobiler gibi kaygı bozukluklarının nedeninin, genetik kırılganlık ve yaşam deneyiminin bir kombinasyonu olduğu düşünülür (Rachman ve Taylor, 1993).

Literatüre baktığımızda, klostrofobi yaşayan bireylerin durumunu test etmek için; Klostrofobi ölçeği (The Claustrophobia Sclae-CS) ve Klostrofobi Anketi (The Claustrophobia Questionnaire-CQ) geliştirilmiştir. 

Klostrofobi Ölçeği (The Claustrophobia Sclae-CS)

Klostrofobi ölçeği için öğeler, 1979'da terapi uygulanan kişilerin dosyalarının taranmasıyla, bu tanımlama ile ilgili bilimsel literatürdeki makaleleri okuyarak oluşturuldu. Oluşturulan madde havuzu ise, klostrofobik kişilere müdahale etmek için meslektaşlar tarafından kontrol edildi. 20 maddeye ulaşmak için çok benzer maddeler birleştirildi veya silindi. Klostrofobi ölçeği, iki bölümden oluşur. Kaygı alt ölçeğinde denekler, kaygı alt ölçeğinde olsalardı, yaşayacakları kaygının derecesini derecelendirdiler. Betimlenen 20 durumun her biri, 5'li Likert tipi derecelendirme ölçeği kullanılarak (0 ¼ hiç, 1 ¼ az, 2 ¼ biraz, 3 ¼ çok, 4 ¼ çok). Kaçınma alt ölçeğinde, kaçınma derecesi ilk 18, durum 3 puanlık bir ölçekte derecelendirilir (0 ¼ kaçınmaz, 1 ¼ mümkünse kaçınır, 2 ¼ her zaman kaçınır (Öst, 2007).

Yapılan sonuçlar, Klostrofobi ölçeğinin (CS) mükemmel bir iç tutarlılığa ve iyi bir test güvenilirliğine sahip olduğunu gösterir. Gelecekteki araştırmalar, ayırt edici geçerliliğinin daha sıkı bir testini elde etmek için Klostrofobi ölçeğini (CS), diğer kaygı bozukluklarında, özellikle agorafobi ve diğer bazı özgül fobilerde değerlendirmelidir (Öst, 2007).

Yapılan bir çalışma gösteriyor ki; klostrofobinin depresyon, eğilim kaygısı, sosyal ve psikolojik strese olumsuz olarak tepki verme eğilimi olan kaygı özelliği (nörotisizm) gibi durumlar ile ilişkilerinin bulunmadığı görülmüştür (Van Diest ve ark., 2010). 

Klostrofobi kapalı alan korkusudur (klostro, kapalı demektir). Hoş olmayan ve üzücü bir durum olabilir, ancak korkuyu yaşayan çoğu insan, genellikle küçük veya kapalı yerlerden kasıtlı olarak kaçınma yoluyla başa çıkmanın yollarını bulur. Küçük veya kilitli odalar, tüneller, bodrumlar, asansörler, mağaralar, bodrum katlar, uçaklar, penceresiz odalar, mahsenler, metro trenleri ve kalabalık yerlerin hepsi korkuyu tetikleyebilecek uyarıcılardır. Bu durumlardan birine tepki gösteren insanların, bu durumlara da tepki vermesi muhtemeldir. Birçok insan klostrofobik anlatımında, tuzağa düşmüş hissi yaşadıklarını aktarmıştır. Çoğu kapalı yer bir miktar tuzağa düşme hissine yol açabilir, ancak aynı zamanda bir hareket kısıtlamasına da yol açabilir. Yaşanılan korku tepkisi, hayvanların engellendiğinde gösterdikleri tepkiye benzer ve insanların kapalı alanlardan korkmasının, tehdit edildiğinde kapana kısılmanın, kaçmayı önleyecek şekilde olduğu bir ortamda korku yaşamaları mümkündür (Rachman, 1997; Radomsky ve ark., 2001).

Dişçi koltuğunda oturmak veya uzun kuyrukta beklemek gibi kısıtlama, kapana kısılma korkuları da kapatılma korkusuyla ilişkilidir. Genellikle kapalı kalma korkusu belirtileri olarak kabul edilir (Radomsky ve ark., 2001).

Klostrofobi genel nüfusun% 3-5'ini etkiler. Bir fobik, kaygı bozukluğu olan klostrofobi; MR için iyi bilinen göreceli bir durumdur. Kaygı ve korku bileşenleri, MR ortamında kapatılma veya kapatılma olasılığı tarafından etkilenir. MR görüntüleme klostrofobiyi tetikleyen durumdur. Dar bir delikten kaynaklanan hapsedilme veya hapsedilme ihtimali de bireylerde klostrofobiye neden olabilir (Nazemi ve Dager, 2003).

Yapılan Çalışmalar

Yapılan bir çalışmada, katılımcılara maruziyet terapisi uygulandı. Maruz kalma terapisi, klostrofobi gibi belirli fobiler için yaygın bir terapi yöntemidir. Maruziyet tekniği, bir diğer adıyla maruziyet terapisiyle kişi kademeli olarak fobik uyarana maruz bırakılır. Tüm katılımcılar için haftada iki seans, toplam sekiz, maruz kalma seansı gerçekleştirildi. Seansın süresi 45 dakikaydı. Maruz kalma yaklaşık 35 dakika sürdü. Bir video monitörü ile terapistin gözlem yapmasına izin verildi. Terapist, katılımcıyı kaygısının azalmasına yetecek kadar çevreler ile etkileşime girmesini teşvik etti. Katılımcının kaygı seviyesi her 5 dakikada bir değerlendirildi. Tüm katılımcılar için müdahalenin tek odak noktası, klostrofobik korkuya maruz kalmaktı (Botella ve ark., 2000). 

Klostrofobiyi anlamaya yönelik son yaklaşımlar, korkunun iki ayrılabilir bileşenden oluştuğunu; boğulma korkusu ve bağlanma korkusundan oluştuğunu söyler. Bu sebeple, klostrofobi için bilişsel davranışçı terapinin, eğer varsa korkunun her iki bileşenin de ele alınarak müdahale edilmesi gerektiği önerilir (Harris ve ark., 1999).

Klostrofobiye Dair Öneri Kitap/Dizi/Film İncelemeleri

Kaynakça

Al-Shemmari, A. F., Herbland, A., Akudjedu, T. N. ve Lawal, O. (2021). Radiographer's confidence in managing patients with claustrophobia during magnetic resonance imaging. Radiography. Elsevier. https://doi.org/10.1016/j.radi.2021.09.007

American Psychiatric Association, A. (2013) Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5. Bs.). American Psychiatric Publishing. http://dsm.psychiatryonline.org/doi/book/10.1176/appi.books.9780890425596

Botella, C., Baños, R. M., Villa, H., Perpiñá, C. ve García-Palacios, A. (2000). Virtual reality in the treatment of claustrophobic fear: A controlled, multiple-baseline design. Behavior Therapy, 31(3), 583-595. https://doi.org/10.1016/S0005-7894(00)80032-5

Harris, L. M., Robinson, J. ve Menzies, R. G. (1999). Evidence for fear of restriction and fear of suffocation as components of claustrophobia. Behaviour Research and Therapy, 37(2), 155-159. https://doi.org/10.1016/S0005-7967(98)00110-7

Lourenco, S. F., Longo, M. R. ve Pathman, T. (2011). Near space and its relation to claustrophobic fear. Cognition, 119(3), 448-453. https://doi.org/10.1016/j.cognition.2011.02.009

Nazemi, H. ve Dager, S.R. (2003). Coping strategies of panic and control subjects undergoing lactate infusion during magnetic resonance imaging confinement. Comprehensive psychiatry, 44(3), 190-197. https://doi.org/10.1016/S0010-440X(03)00011-7

Öst, L. G. (2007). The claustrophobia scale: a psychometric evaluation. Behaviour Research and Therapy, 45(5), 1053-1064. https://doi.org/10.1016/j.brat.2004.10.004

Rachman, S. (1997). Claustrophobia. Phobias: A handbook of theory, research and treatment içinde (s. 163-182). Wiley Chichester. doi:10.1891/0889-8391.14.1.115

Rachman, S. ve Taylor, S. (1993). Analyses of claustrophobia. Journal of Anxiety Disorders, 7(4), 281–291. https://psycnet.apa.org/doi/10.1016/0887-6185(93)90025-G 

Radomsky, A. S., Rachman, S., Thordarson, D. S., McIsaac, H. K. ve Teachman, B. A. (2001). The claustrophobia questionnaire. Journal of Anxiety Disorders, 15(4), 287. https://doi.org/10.1016/S0887-6185(01)00064-0

Thorpe, S., Salkovskis, P. M. ve Dittner, A. (2008). Claustrophobia in MRI: the role of cognitions. Magnetic Resonance Imaging, 26(8), 1081-1088. doi: 10.1016/j.mri.2008.01.022

Van Diest, I., Smits, D., Decremer, D., Maes, L. ve Claes, L. (2010). The Dutch claustrophobia questionnaire: psychometric properties and predictive validity. Journal of Anxiety Disorders, 24(7), 715-722. https://doi.org/10.1016/j.janxdis.2010.05.003